KABUL DİLİ
VE ETKİN DİNLEME
Çocuklar canlarını
sıkan şeyleri anne babaları ile neden konuşmak istemezler?
Neden, çocuklarıyla yakın ve çatışmasız bir ilişki
sürdürebilen anne babaların sayısı çok azdır?
İNSANLARI ÇOĞU,
duygularını bastırarak, unutmaya çalışarak, başka
şeyler düşünerek bunlardan kurtulabileceklerini sanırlar. Bastırılmış
duygular şuur altında birikerek ruh sağlığımızı
tehdit etmeye başlar. Oysa sıkıntı veren duygular, açıkça
dile getirildiklerinde çoğu zaman etkilerini kaybeder. Anne babalar etkin
dinleyerek, çocukların duygularını tam olarak açıklamalarına
yardımcı olmalıdır. Duygular bizim bir parçamızdır.
Duygusuz insan düşünülemez. Sevinç, neşe, güven ve mutluluk veren
duygular ne kadar normalse; üzüntü, kaygı, şüphe, endişe ve
korku veren duygular da o kadar normaldir. Olumsuz duygularından dolayı
kınanmadığını, suçlanmadığını ve
anlayışla karşılandığını gören bir çocuk
duygularından korkmamayı öğrenir.
Bir başkası tarafından kabûl görmek ve anlaşılmak
insana o kadar iyi gelir ki, anlatan kendisini dinleyip anlayana karşı
her zaman sıcak duygular besler. Benzer duygular anne babalarda da uyanır.
Çocuklarına karşı daha sıcak ve yakın duygular
beslemeye başlarlar. Biri sizi dinleyince, size de onu dinlemek daha kolay
gelir. Bu yüzden anne babalar çocuklarını daha önce dinlemişlerse,
çocuklar da anne babalarını dinlerler. Çocuklarının
kendilerini dinlemediğinden yakınan anne babalar, büyük ihtimalle,
çocuklarına dinleme konusunda, iyi örnek olmamışlardır.
Anne baba olarak genellikle çocuklarımızın hangi durumlarda
hangi duyguları yaşayacaklarına dair görüşlerimiz vardır.
Oysa çocuklar da insandır, farklı duygular yaşayabilir. Bu
duygular bizimkilerden ne kadar farklı olursa olsun, bunları kabûl
etmeyi öğrenmeliyiz. Binbir zahmetle eğittiğimiz çocuklarımızın
artık bize bağımlı olmayan, bizden ayrı, farklı
bir kişi olduğunu kabûl etmemiz gerekir. Bu kabûl, çocuğumuzun
kendi duygularının olmasına ve olayları kendince algılamasına
izin vermemizi kolaylaştırır.
Çocuklarımızla iletişim kurarken söz dilinin yanında vücut
dilimizi de kullanırız. Canımızı sıkan bir davranışından
dolayı kızmadığımızı söyleriz. Ancak vücut
dilimiz, gerilmiş yüz hatlarımızla, kızdığımızı
göstererek bizi yalanlar. Çocuk vücut dilimizi okumakta çok ustadır.
Çocukla aynı sosyal ortamı paylaşırken hiç konuşmasak
dahi yine iletişimde bulunuyoruz demektir. Çocuğumuzun yanı başımızda
renkli elişi kâğıtlarıyla "kes-yapıştır"
türünden bir ev resmi yaptığını var sayalım. Onun işine
karışmıyorsak, kendi özel evini yapmasına izin veriyorsak,
sözsüz bir kabûl iletisi göndermiş oluruz. Çocuk, "Yaptığım
şey doğru. Annem işime karışmıyor, yaptığım
şeyi kabûl ediyor," diye düşünecektir.
Anne babaların çoğu, maalesef çocukları kendi haline bırakmazlar,
işlerine karışarak, denetleyerek, yardım ederek onlara kabûl
edilmedikleri duygusunu yaşatırlar.