LÂF
Lâfi uzatanlara ne yapmak lâzim diye Farabî'ye
sormuslar, söyle demis: Uzun konusani kisa dinlemeli.

*************************
 
EDEPSIZ
Cenap Sehabeddin'e: * Su edepsize neden bir tokat vurmadin?
dediklerinde, su cevabi vermis: * Eldivenim yoktu, igrendim.

*************************
 
ELBISE
Ingiltere Krali George ile görüstügü sirada, Gandi'nin
üzerinde her zamanki gibi beyaz örtüsü vardir. Davetten çikinca bir
gazeteci sorar:
* Kiyafetiniz, bir kralla bulusmak için yeterli miydi?
Gandi, hiç aldirmadan cevap verir: * Kral, ikimize de yetecek kadar
giyimliydi.

*************************
 
SIIR
Bir semsiye tamircisi, yazmis oldugu siirlerini incelemesi için
Sekspir'e gönderdiginde, ünlü yazarin cevabi su olur:
* Dostum, siz semsiye yapin, hep semsiye yapin, sadece semsiye yapin...

*************************
 
SIPA
Köylü, yeni dogan bir sipayi kucagina almis evine dönerken, iki
ortaokul ögrencisi kendisine takilir ve:
* Hayrola amca, derler. Oglunu nereye götürüyorsun böyle?
Adam, kendine yapilan bu terbiyesizlige aldirmamis görünerek cevap
verir: * Gittiginiz okula kaydini yaptiracagim.

*************************
 
VAPUR
Necip Fazil Kisakürek vapurla Karaköy'e geçerken, yanina biri
yaklasip:Üstad, diye sormus. Peygamberlere ne diye gerek duyuldu, biz
kendimiz yolumuzu bulabilirdik .
Necip Fazil, okudugu kitaptan basini kaldirmadan: * Ne diye vapura
bindin ki, cevabini vermis. Yüzerek geçsene karsiya.

*************************
 
KULAK
Kulaklarinin büyüklügü ile ünlü olan Galile'ye hasimlarindan biri:
Üstad, demis. Kulaklariniz bir insan için biraz büyük degil mi?
Galile: Dogru, demis. Benim kulaklarim bir insan için biraz büyük
ama, seninkiler de bir esek için fazla küçük sayilmaz mi?

*************************
 
YAMA
Incili Çavus, Osmanli elçisi olarak Fransa Kralina gönderildigin! de,
elbiselerinin bazi yerlerinde yama varmis.
Kral, bunlari görünce dayanamayip:* Bana senden baska gönderecek adam bulamadilar mi?
diye sorunca, Incili Çavus: *Osmanlilar, adama göre adam gönderirler,
cevabini vermis. Beni de sana göndermelerinin hikmeti bu olsa gerek.

*************************
 
MEZAR
Amerikali isadami, Çinliyle alay ederek sormus: * Mezarlariniza
koydugunuz pirinçleri, ölüleriniz ne zaman yiyecek? Çinli, basini
kaldirmadan cevap vermis: * Sizin ölüleriniz, koydugunuz çiçekleri
kokladigi zaman.

*************************
 
TARIF
Ekrem Hakki Ayverdi, sik sik "nasilsiniz?" diye soran bir
arkadasina:
* Uzun boylu, mavi gözlü, cevabini verirmis.

*************************
 
NAPOLYON
Vaktiyle Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon Bonapart'i bir
muharebede tenkide kalkisip parmagini harita üzerinde gezdirerek:
Önce surasini almaliydiniz, sonra buradan geçerek ötesini
zaptetmeliydiniz, gibi fikirler yürütmeye baslayinca, Napolyon:!
* Evet demis, onlar parmakla alinabilseydi dedigin gibi yapardim.

*************************

Şair Deyheki bir gün çocuklarını yanına alarak bir dostunun ziyaretine gider.
Kara kuru ve sıska çocukları gören dostu, lâtife olsun diye:
"Efendi, bu gübre böcekleri senin mi?" diye sorar. Şair taşı gediğine koyar:
- Evet efendim! kokunuza geldiler. 

*************************

Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış.
Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona:
- Sen sır saklamayı bilir misin? diye sormuş:
Vezir:
- Evet hünkarım, bilirim dediğinde, Yavuz cevabı yapıştırmış:
- Ben de bilirim.

*************************

 Meşhur Cimri Paşa, atlarının arpa yemesi gerektiğini söyleyen seyislerine kızar ve her seferinde "Lâ havle" çekermiş.
Bir gün atları dermansızlıktan yığılıp kalınca, hiddetle sormuş.
- Atlarıma ne oldu?
Seyis, cevabı yapıştırmış:
- Ne olacak efendim, "Lâ havle" yiye yiye "Ve lâ kuvvete" oldular.

*************************

Behlül Dânâ'ya biri sorar:
- Oğlum öldü. Mezar taşına ne yazdırayım?
Behlül Dânâ şu cevabı verir:
- Şunu yazdır: "Dün altında olan çimenler bugün üstünde yeşerdi. Ey yolcu anla ki, şu toprak günahtan gayri her şeyi örter."

 *************************

Tolstoy'a "nasıl mutlu oluyorsunuz?" diye sorduklarında şu cevabı vermiş:
- Sahip olduğum şeylere sevinerek, sahip olmadıklarımı ise hiç düşünmeyerek.

*************************

Bir Rus generali, Şeyh Şâmil'in iştahını abartarak "Beni yemenizden korkuyorum" deyince, Şeyh Şâmil:
- Boşuna korkmayın efendi, demiş. Bizim dinimizde domuz eti yemek haramdır.

*************************

Grünfeld, çocukken bir profesörden keman dersi alıyormuş. Bir gün profesör:
- Ben senin yaşındayken bu parçayı çok daha iyi çalardım, demiş.
Küçük kemancı hemen atılmış:
- "Demek ki sizin profesörünüz benimkinden iyiymiş."

*************************

 Yahya Kemâl, dostlarından birine rastlar:
- Bu akşam yemeğini benimle yer misin?
- Hay hay! Çok memnun olurum. Hiçbir mazeretim yok!
Y. Kemâl gülümseyerek cevap verir:
- İyi öyleyse bu akşam size geliyorum

*************************