Bilgisayarınıza İnce Ayar Çekin

 

İnce Donanım Ayarları

 

Hemen her sistemde daha fazla performans rezervi vardır. Burada; PC, Notebook, Apple, Palm ve çevrebirim aygıtlarındaki bu potansiyelden ucuza ve az bir zahmetle nasıl faydalanabileceğinizi gösteriyorum.

 

Yeni yazılımlar sürekli olarak daha yüksek donanım performansı gerektiriyorlar. Aylık periyotlarla da daha yüksek saat frekanslarında çalışan işlemciler pazarda boy gösteriyor. Ve daha birkaç yıl öncesine kadar sabitdiske yetenler, günümüzde anabelleğe zor yetiyor. Peki her yıl yeni bir bilgisayar almak zorunda mısınız? Tabii ki hayır... Zira çoğunlukla bilgisayarınızın performans sınırlarına sonuna kadar çıkamıyorsunuzdur. Bunun en iyi örneği Intel'in Celeron 300A işlemcisi. Halen masanızın altında bu işlemci duruyor mu yoksa? Harika! 450 MHz'e kolayca çıkabilirsiniz (bu yazı iki yıldır 450 MHz'de canavar gibi çalışan bir Celeron 300A işlemcili bilgisayarda yazılmıştır). Aynı şekilde düzgün bir soğutma ile 800 MHz'lik Athlonm işlemcinizi 1 GHz sınırına dayayabilirsiniz.

 

İnce ayar: Sadece işlemci yeterli değil

 

Ancak sadece işlemci performansı hızlı bir sistem için yeterli değildir. Diğer tüm bileşenler de, sabitdisk, RAM, ekran kartı ve elbette işletim sistemi gibi, sistem performansı üzerinde önemli bir role sahiptir. Zira sadece iyi dengelenmiş ve bileşenleri doğru seçilmiş bir sistem iyi bir sistemdir. En düşük finansal maliyetle PC'nin gizli performans potansiyelini açığa çıkarabilmek için neler yapılabileceğini araştırdım. Hızın yanı sıra ayrıca daha kullanıcı dostu ve daha sessiz çalışan bir bilgisayar için neler yapılabileceğini de inceledik. Mesela neredeyse güncel tüm ekran kartlarının kolayca overclock edilebileceklerini biliyor muydunuz? Ancak overclock işleminin pek de hoş olmayan bir yan etkisi var: Ek soğutucular yüzünden PC'niz bir saç kurutma makinesi gibi çalışabilir. Ancak bunun için de çözümler mevcut.

 

Bilgisayarının kasasını yıllar sonra ilk defa açacaklar toz filtresinin ne kadar gerekli bir şey olduğunu fark edeceklerdir. Eski naylon kadın çorapları bu iş için kullanılabilir. Burada anlatılan işlemlerin çoğunun sisteminizin üretici garantisini ortadan kaldıracağını aklınızdan çıkarmayın. Bunun için genelde bilgisayarda bir değişiklik yapmak gerekmez, kasanın açılması bile yeterlidir. Yani ince ayar işlerine girişmeden önce garantinizin devam edip etmediğini kontrol edin ve yapacağınız ince ayarların garantinizi kaybetmeye değip değmeyeceğini iyi düşünün.

 

PC'nize gaz vermekten sizi hiçbir güç alıkoyamazsa bol miktarda bulunan yazılım araçlarıyla işe koyulabilirsiniz. Bu programların çoğu Freeware veya Shareware programlar, ve daha önceki CD'lerimizde bu programları sıkça vermiştik. Yine de CD arşivinizde bu programları bulamıyorsanız endişelenmenize gerek yok, Internet'ten bu programları çekebilirsiniz ya da Ağustos CD'mizi bekleyebilirsiniz. Bu araçlardan en önemlisi ise hiç kuşkusuz H. Oda'nın

Soft FSB overclock aracı. Ve ilk defa Mac kullanıcılarını da ihmal etmeyerek yazımızda "elmaların" da nasıl hızlandırılabileceğini anlatacağız.

 

CPU: Intel ve AMD İşlemcilere Overclock

 

İşlemcinin overclock edilmesi performans artırmak için kullanılabilecek en kullanışlı yöntemlerden biridir. Bu sırada nelere dikkat edilmesi gerektiğini ve PC'den maksimum hızın nasıl alınabileceğini yazının devamında bulacaksınız. Güncel her işlemci genelde overclock edilebilir. Bu işlemde ne kadar ileri gidilebileceği ise işlemcinin kalitesine bağlıdır. Aslında temel olarak bir PIII-500 veya Athlon-600 işlemci yoktur, zira bir ailenin (PII, PIII, Pentium) işlemcileri içsel olarak tamamen aynıdır. Sadece kalitelerinde bazı farklılıklar vardır. Bu farklar işlemcilerin üretiminde oluşur, zira bunlar Wafer denilen kalıplar üzerinde oluşturulur. Bunlar yaklaşık 20 cm. çapındaki silisyum tabakalarıdır. Bu tabakalardan chip'ler kesilir ve kesilen bir chip ne kadar dışta bulunuyorsa kalitesi de o kadar düşük olur.

 

Bu yüzden CPU'lar üretimden sonra maksimum hızlarına göre test edilir. Burada hangi MHz'den itibaren işlemcinin stabil bir şekilde çalışmamaya başladığı belirlenir. Bir PIII işlemci mesela stabil olarak en fazla 495 MHz'de çalışabiliyorsa güvenlik nedenleri yüzünden bir alt sınıfa dahil edilir. Yani yeni bir PIII 450 işlemci hazırdır. Ek 45 MHz'in ise burada artık bir önemi yoktur. Ancak elbette ki siz bu fazladan 45 MHz'lik performansı overclock ile değerlendirebilirsiniz, bu işlem de CPU'yu daha fazla zorlamayacaktır.

 

Bir CPU'nun ne kadar overclock edilebileceğini bulmak biraz da şans işidir, denemekten başka bir şey işe yaramaz burada. Ancak daha fazla performans daha fazla ısınmayı beraberinde getirir, bu yüzden sadece daha büyük bir soğutucu ile overclock işlemlerine girişmenizi tavsiye ediyoruz. Isınma ve stabilite üzerindeki bir diğer etkileyici faktör de Core voltajıdır. Güncel işlemciler 2.0 volt ile çalışırlar, ancak 0.2'den 0.3 volta kadar daha yüksek bir voltajda genelde problemsiz bir şekilde çalıştırılabilirler. Overclock'tan sonra sistem stabil olarak çalışmazsa Core voltajı artırılabilir. Ancak dikkat: Daha fazla voltaj yine daha fazla ısı oluşumu demektir ve bu ısının işlemcinin üzerinden daha etkin bir şekilde atılması gerekir.

 

Doğru overclock: Soğutmadan olmaz

 

Bir işlemcinin çalıştığı saat frekansı, sistem veriyolu hızından ve kendisine ait genellikle sabit çarpandan oluşur. PIII-500 bir işlemci 100 MHz sistem hızında ve 5 çarpanı ile çalışır (100x5 = 500 MHz). Maalesef güncel Intel işlemcilerinde sabit bir çarpan mevcut, burada yapabilecek bir şey yok. Geriye sadece sistem frekansının artırılması kalıyor. Ama burada dikkat etmeniz gereken başka noktalar da var: Sistem frekansından PCI veriyolu, AGP Bus ve RAM de etkilenir. Sistem hızı artırılınca mantıksal olarak Bus hızları da artırılır. Birkaç MHz'lik artış (mesela 112 veya 75 MHz) problem çıkarmazken daha yüksek artışlar ise bir şans oyunudur. Deneme - yanılma yöntemine başvurmanız gerekiyor. Bazı PCI ve AGP kartlar hatta 133 MHz'e kadar bir sistem hızını kaldırabiliyorlar, ancak bu hızda da mutlaka PC133 RAM bellekleri kullanılması gerekiyor, diğer tüm modüller bu hızda çalışamıyorlar.

 

Sistem hızı da çeşitli yollarla artırılabiliyor. En kolay ve kullanışlı olan yöntem de Soft FSB veya CPU-Boost gibi özel yazılım araçlarının kullanılması. Burada FSB (Frontside-Bus, sistem frekansı) bir ayar çubuğu ile kolayca ayarlanabiliyor, tek gereken anakart üzerindeki chipsetin veya Clock Generator'un desteklenmesi. Yazılımla overclock yapamayanlar veya yapmak istemeyenler FSB'yi doğrudan anakart üzerinden ayarlayabilirler. Hangi Jumper veya DIP Switch'in nerede ve nasıl ayarlanması gerektiği anakart üzerinde veya kitapçığında yazar.

 

Overclocking menüsü olan bir BIOS'a sahip anakartınız varsa en ince ayarları da yapma şansınız var demektir. BIOS'tan yapılacak ayarlar hem basit hem de çok kullanışlıdır, hatta çoğunlukla Core voltajını ve PCI/AGP frekansını ayrı ayrı olarak da ayarlayabilirsiniz. Geriye sadece aşırı ısınma sorunu kalıyor. Standart fanlar overclock sonrası ısıyı atmak için çoğunlukla artık yetersiz kalırlar, zira 60 dereceden fazlası işlemciniz için sakıncalıdır, aksi halde işlemcinizin ömrü tahmin ettiğinizden de kısa olabilir. En iyisi işlemcinize bir iyilik yapın ve iki hatta üç fanlı bir soğutucu takın. Burada işlemci sıcaklığını sürekli göz önünde bulundurmaya dikkat edin, yeni anakartlarda bunun için özel sensörler var, BIOS'tan bunları sorgulayıp sıcaklığı öğrenmek mümkün. Motherboard Monitor gibi özel yazılımlarla da bu iş oldukça güzel halledilebiliyor, bu programlar Windows 98 altında sensörleri okuyor ve gerektiğinde alarm verip işlemci hızını düşürebiliyorlar.

 

Goldfinger: Athlon için kolay overclock seçeneği

 

AMD'nin Athlon'unda overclock işleminin kolay olduğunu söylemek pek mümkün değil. Asus'un K7M veya K7V, ABIT'in KA7 anakartlarından (overclocking için özel anakartlar) birine sahip değilseniz, ancak lehimle CPU üzerindeki dirençleri yeniden yapılandırabilirsiniz. Ancak günümüzde Innovatek gibi değişik firmalar pazardaki boşluğun farklına iyi vardılar ve Athlon için DIP Switch'leri olan özel add-on kartları sunuyorlar. Bu özel kartlarla saat frekansını kolayca artırabiliyorsunuz.

 

Grafik: Daha Zevkli 3D Oyunlar

 

Bir işlemcinin overclock edilebilmesi şaşılacak bir olay değildir. Peki ya bir ekran kartını? O da overclock edilebilir, onun da üzerinde sonuçta sadece bir tane işlemci var. Overclock edilmiş bir ekran kartıyla oynadığınız oyunlardan daha fazla zevk alacağınızı unutmayın.

 

Bus frekansını yükseltirken çok dikkatli olmalısınız!

 

Gerçi ekran kartı ile veri alışverişi Bus frekansı artırılarak da hızlandırılabilir. Ancak ekran kartları her Bus hızını kaldıramazlar, belli bir sınıra kadar çalışabilirler ancak. Özellikle AGP veriyolunu kullanan ekran kartları aşırı yüksek sistem veriyolu hızlarına karşı çok duyarlıdır. 4 ila 5 MHz daha fazlası AGP kartın çalışmamasına neden olabilir, bu durumda hiç bir şey çalışmaz. Güncel 3D kartlar grafik işlemcileri için kendi ayrı frekanslarına sahip oldukları için bununla oynamak tabii ki daha iyidir. Bunun için bir yığın yazılım aracı mevcut, bunlarla grafik chip'inin saat frekansı artırılabiliyor. Ayrıca bazı kartların sürücülerinde de overclocking için özel bir bölüm de bulunabiliyor. Ancak çoğunlukla kartların üzerinde bir fan bulunmuyor, overclocking için mutlaka ek bir fana ihtiyacınız olacaktır, bunu unutmayın.

 

Powerstrip: Güncel tüm ekran kartlarına uygun

 

Powerstrip'in günümüzde 2.69 sürümü çıkmış durumda ve çoğu güncel ekran kartını, G400, Geforce, TNT, TNT2 ve 3dfx Voodoo kartlar gibi, overclock edebiliyor. Gizli "Performance" kartını ve hız artıran çubuğu "Advanced Options" altında bulabilirsiniz. Ancak Powerstrip'i sadece overclocking için değil, diğer Windows ekran ayarları için de kullanabilirsiniz, Powerstrip her türlü ayarı yapabileceğiniz bir "Tweaking" aracı yani. Maalesef çoğu ekran kartı üreticisi overclocking konusuna pek de sıcak bakmıyor. Kartların çoğu sadece grafik işlemcisi üzerinde pasif bir soğutucuya sahipler. Ek fan olmadan saat frekansını artırmanız doğru değildir, zira aşırı ısınma chip'in sonu olabilir. Eski 486 işlemcilerin fanları bunun için oldukça uygundur, zira grafik işlemcisi üzerine genelde tam olarak oturuyorlar. Fan olsa da overclock olayını fazla abartmayın, bizim tavsiyemiz yüzde 10 ila 15'lik artışlar (tabloya bakınız). Daha da üzerine çıkmak isteyenler unutmamalılar ki grafik işlemcilerine öldürücü hasarlar verebilirler.

 

Ekran kartı için BIOS güncellemesi işe yarar

 

Her bilgisayar (anakart) gibi, her ekran kartının da kendine özgü bir BIOS'u bulunur; bu BIOS çoğunlukla yazılımlarla update edilebilir. Çoğu üretici kartlarını optimize etmek için bu imkandan yararlanıyor. BIOS güncellemesi için ekran kartı üreticisinin web sayfasını ziyaret etmenizi öneriyoruz. Ekran kartının BIOS sürümü bilgisayarın açılışında ekranda görünür, veya Sisoft Sandra gibi bir araç bu iş için kullanılabilir.

 

Ekran kartı için güncel sürücüleri kullanın

 

Daha fazla performans artışı en güncel sürücüler (driver) kullanılarak çoğunlukla elde edilebilir. Genelde orijinal sürücüler optimal değildir, zira rekabet baskısı sonucu kartlar hep piyasaya zamanından önce sürülüyor, bu yüzden sürücüleri en yüksek performansla çalışmıyor. Ayrıca DirectX'in de en güncel sürümünün sisteminizde yüklü olmasına dikkat edin.

 

Sabitdiskler: Daha Yüksek Performans

 

Sabitdisk bir bilgisayardaki en önemli bileşenlerden biridir. 800 MHz'lik bir Pentium III, eğer sabitdisk sistemi frenliyorsa ne işe yarar ki? Bazı püf noktalarıyla sabitdiskinizi tam performansla çalıştırabilirsiniz. Belki de paranıza kıyıp yeni bir sabitdisk satın aldınız ancak, sisteminiz yine de tahmin ettiğiniz kadar hızlı çalışmıyor. Diskinizin gücünden tam olarak nasıl faydalanabileceğinizi açıklıyorum.

 

CD-ROM ve diski aynı IDE kanalında çalıştırmayın

 

Bir CD-ROM veya diğer yavaş IDE aygıtlarını aynı IDE kanalında sabitdiskle birlikte çalıştırmayın. Aynı şey UDMA/33 ve UDMA/66 diskler için de geçerlidir. Gerçi bu durumda aygıtlar sorunsuz olarak çalışırlar, ancak çok yüksek performans kayıpları söz konusudur, özellikle de CD'den diske veri kopyalandığı zaman. Bunun nedeni IDE veriyolunun kendisine bağlı olan en yavaş aygıta göre ayarlanmasıdır. Bir CD-ROM, PIO modunda çalıştığı için sabitdisk de bu durumda aynı modda çalışır ve tam performansını gösteremez. Yani sabitdisk ve CD-ROM'u mutlaka ayırmalı ve farklı IDE kablolarına bağlamalısınız. Başka çareniz yoksa az kullandığınız bir diski (yedek sabitdisk gibi) CD-ROM kanalına bağlayın.

 

SCSI'de Y kablolamadan mutlaka uzak durun

 

Çoğu SCSI kontrol kartı aygıtların bağlanması için üç farklı arabirime sahiptir. Harici (external) bir bağlantının yanı sıra dahili (internal) Wide ve Narrow SCSI (50 pinli) bağlantıları da mevcuttur. Bu bağlantıların hepsine bir aygıt bağlarsanız sisteminizi oldukça frenlemiş olursunuz, (hiçbir şeyin çalışmadığı gibi çok kötü durumlarla da karşılaşabilirsiniz). Zira böyle bir durumda SCSI'de izin verilmeyen bir Y kablolama sözkonusudur: SCSI bir veriyolu sistemi olduğu için her kanalda bir başlangıç ve de son vardır. Uçlara bir sonlandırıcı direnci bağlanmalıdır. Bu da şu demektir: SCSI denetleyicisine harici ve dahili aygıtlar bağlanmışsa Controller SCSI zincirinin ortasında bulunur, yani son harici aygıtla, son dahili aygıt sonlandırılmak zorundadır. Sadece dahili aygıtlar bağlanmışsa Controller son aygıttır. Bu durumda kontrol kartı ve en son dahili aygıt sonlandırılır. Veya burada da ortada bulunuyordur, zira dahili olarak Wide ve Narrow bağlantısında aygıtlar çalıştırılıyor olabilir. Controller'da dahili olarak bir CD-ROM Narrow bağlantısına ve bir disk de Wide bağlantısına takılmışsa Controller yine ortada bulunacaktır. Böyle bir durumda harici bir aygıt bağlayamazsınız, aksi halde veriyolu sistemi birbirine girer. Yani en iyisi SCSI Bus'ta neler bağlı olduğuna iyice dikkat edin.

 

Disk defragmantasyonu ek performans sağlar

 

Her disk kullanıldıkça zamanla az veya çok fragmantasyona uğrar. Bu ne mi demektir? Bir sabitdisk üzerinde veriler bloklara kaydedilir. Normalde bir dosyanın tüm blokları da ardı ardına sıralanır. Ancak mesela küçük bir dosya silindiğinde ve daha büyük bir dosya diske kopyalandığında, Windows önce boşalan yerlere dosyayı kopyalamaya başlar. Dosyanın geriye kalanı bir sonraki boş alana kaydedilir ve bu böyle devam eder. Yani verileri tekrar okuyabilmek için diskin kafası önce bu dosyanın başına gitmeli, sonra dosyanın devamını okuyabilmek için yeniden konumlandırılmalıdır. Bu da uzun sürebilir. Parçalar (fragmanlar) ne kadar çoksa ve birbirilerinden ne kadar uzaktaysa bu işlem o kadar uzun sürer ve diskiniz daha yavaş çalışır gibi görünür. Windows ile beraber gelen "Defrag" veya "Norton Speed Disk" gibi defragmantasyon programları diskiniz üzerinde düzeni sağlar. Bunlar disk üzerindeki her bir parçayı okurlar, onları yeniden düzenleyip, yeniden diske yazarlar. Bu işlem gerçi yüksek kapasiteli bir diskte oldukça uzun sürebilir, ancak yavaş çalışan disklerde oldukça işe yarayabilir. Bir disk, fiziksel sektörlerinin başında sonuna göre çok daha hızlı çalıştığı için sık kullandığınız programlar mutlaka diskin başında bulunmalıdır.

 

Windows 98/NT altında DMA'yı etkinleştirmek

 

Yeni bir sabitdisk DMA modunda (doğrudan bellek erişimi) çalıştırılmazsa en fazla 6 MB/s hızında çalışabilir, oysa normalde 25 MB/s hıza kadar çıkabilir. Windows 98 altında DMA modu Aygıt Yöneticisi'nden etkinleştirilebilir. Sabitdisk sürücüsünün "Özellikler" penceresinde "Ayarlar" sekmesine geçin ve "DMA" seçeneğini işaretleyin. Bu alan gri renkle işaretlenmişse transfer zaten DMA modunda gerçekleştiriliyor demektir ya da artık antika sayılabilecek bir disk kullanıyorsunuz demektir. Windows NT'de daha yeni IDE sabitdiskleri düzgün olarak kullanabilmek için en azından Service Pack 3 kurulu olması gerekiyor. Service Pack CD'sinde Support dizininde /Utils/i386 altında DMACHECK.EXE dosyası bulunuyor, bununla her iki IDE kanalı için DMA transferini ayarlayabilirsiniz. Bu ayarı bir defa değiştirmeniz yeterli, işletim sistemi bu durumda yeni ayarları kalıcı olarak kaydediyor. Internet'te DMACHECK.EXE dosyasını http://support.microsoft.com/support/kb/articles/q191/7/74.asp adresinde bulabilirsiniz. Bu web sayfasında ayrıca Microsoft'un diğer upgrade dosyaları da download için hazır bulunuyor.

 

Kasa: Toza ve Gürültüye Karşı Reçeteler

 

Kasa için ince ayar mı? Neden olmasın! Tamam itiraf ediyoruz, kasayı hızlandırmak bizim de elimizde değil, ancak daha sessiz çalışmasını ve daha az tozlanmasını sağlayabiliriz. Daha "sağlıklı" bir PC için bir yığın ipucunu biraraya getirim. PC'nin overclock edilmesinin çoğunlukla hoş olmayan bir yan etkisi vardır: Ek soğutucularla bilgisayar oldukça gürültülü çalışmaya başlar, özellikle de dakikada 10 bin (rpm) defa dönen diskler de sisteme bağlıysa bu gürültü rahatsız edici boyutlara ulaşır. Ancak elbette ki buna karşı bir şeyler yapmak mümkün, zaten gün boyunca abartı bir gürültü kirliliğine maruz kalan kulaklarınızı bir de bilgisayar başında hırpalamanın hiçbir anlamı yok.

 

PC kasasından çıkan sesleri azaltabilirsiniz

 

Çoğu kasa üreticisi hazır tasarlanmış ve çıkan gürültüyü absorbe eden kasa modelleri de sunuyorlar. Bu tip kasalar ülkemizde nadir bulunmakla beraber fiyatları da normal kasalara göre oldukça yüksektir. Bu kasalar da kısmen işe yarıyor, zira kasanın içindeki her PC bileşenine göre ayarlanmış değiller ve sonradan ayarlamak da mümkün değil. Bir Alpha soğutucu fanı mesela standart bir fandan çok daha sesli çalışır. Bazı firmalar hazır satın aldığınız PC'ler için gürültüyü emen upgrade kitleri de sunuyorlar. Böylece PC'nizin sesini en azından biraz olsun kısabiliyorsunuz, ülkemize bu tip upgrade kitleri henüz gelmedi, ancak artan talepler ve pazar boşluğu doğrultusunda çok yakında Türkiye bilgisayar pazarında da bu tip ürünleri görebileceğimizi söyleyebiliriz. Bilgisayar sektörümüzdeki en büyük eksikliklerden biri de bu tip ergonomik veya profesyonel ihtiyaçlara cevap verebilen ürünlerin ithal edilmemesi veya geç ithal edilmesi. Gürültüyü azaltan bu upgrade kitleriyle kasayı içerden mantar kaplamalarla kaplayıp dışarı en az gürültünün verilmesini sağlıyorsunuz. CPU fanı için de bir yedek geliyor, ancak bu fan PC'nizin daha sessiz çalışmasını sağlarken, overclocking için pek de uygun değil. Gürültü giderme işlemlerine başlamadan önce bilgisayarınızdaki tüm gürültücü kaynakları tespit etmelisiniz. CPU fanının yanı sıra sabitdiskler ve diğer ek fanlar da gürültüye neden olurlar. Ekran kartları da burada çoğunlukla dikkate alınmaz, oysa ki çoğu yeni 3D kartta büyük fanlar çalışıyordur. Yani önce PC'nizi bir açın ve nelerin en fazla gürültü çıkardığını tespit edin.

 

Kasa vibrasyonları: Plastik kaplayın

 

Sabitdiskler ve CD-ROM sürücülerde en azından kasaya aktarılan vibrasyonlar kolayca giderilebilir. Sürücü yuvalarıyla sabitdisk veya CD-ROM sürücüsü arasındaki boşluklara plastik bantlar yapıştırmanız bunun için yeterlidir. Çekobant gibi kendinden yapışan plastikler de oldukça pratiktir. Bunlar pahalı değildir ve yapı malzemeleri satan her dükkanda bulunabilir. Sıkıştırma vidaları bandı delip geçebilir. Gerçi sabitdisk üreticileri bu tip çözümlere karşı uyarıyorlar, ancak test merkezimizde bir fark göremedik. Sonuçta vibrasyonlardan kurtuluyorsunuz, bu da özellikle yüksek hızda dönen CD-ROM sürücülerde işe yarıyor.

 

CPU fanı: Ya sessiz, ya da yeterli soğutma

 

Çoğunluklu işlemci fanı da gürültü kaynağı olarak ortaya çıkabilir. Oldukça bağıran bir fan kullanıyorsanız pasif bir soğutucuyla değiştirmeyi düşünebilirsiniz. Genelde sadece kaliteli fanlar kullanmaya çalışın, bunlar oldukça düşük seviyede gürültü çıkarırlar ve en yüksek faydayı sağlarlar. Sıcaklığa bağlı olarak dönen fanlar da mantıklıdır, yani sıcaklık artınca daha hızlı dönen ve düşünce de yavaşlayan fanlar. Bu tip özel fanları mesela Çizgi Elektronik'te www.cizgi.com.tr bulabilirsiniz. Pasif soğutucular da tercih edilebilir, zira bunlar hiç gürültüsüz çalışırlar.

 

Daha az dönüş sayısı daha az gürültü demek

 

Çoğu işlemci fanı anakart tarafından 12 volt ile beslenir. Peki neden 5 volta düşürmeyi (güç kaynağından) denemiyorsunuz? Biz denedik, fan bu durumda sadece yarı dönüş sayısıyla dönüyor ve mantıksal olarak da sessiz çalışıyor. Bu hileye sadece işlemciniz overclock edilmemişse başvurun, aksi halde işlemciniz daha fazla ısınır ve üzerinde biriken ısı daha zor atılır. Ayrıca 12 volta göre ayarlanmış bir fanı uzun süre spesifikasyonlarının dışında çalıştırmak da doğru değildir. Ancak çoğunlukla overclocking için özel olarak tasarlanmış fanlar özellikle gürültülü çalışır, çıkan gürültü bir saç kurutma makinesi ile karşılaştırılabilir. Daha sessiz bir kasa isteyenler mutlaka izolasyona başvurmalılar. PC kasasındaki gürültüyü gidermek için en uygun materyal, mantar olarak kabul ediliyor. Yapı malzemeleri satan mağazalarda 5 metrelik tomarlarla mantar satın alabilirsiniz. Ancak başka malzemeler de kullanabilirsiniz bunun için. Profesyoneller sesi emen materyaller kullanıyorlar, ses stüdyosu teknolojisinde kullanıldığı gibi. Mantar kullanmaya karar verdiyseniz tabakaları bir halı makasıyla istediğiniz ebatlarda kesip biçin. Yapıştırma için tutkal, pattex veya özel püskürtücü yapışkanlar kullanılabilir. Mantar, PC'deki hemen hemen her büyük alana kaplanmalıdır, yani özellikle kenar parçalara ve kasa kapağında. Ancak kasanın altını da ihmal etmeyin. En iyisi güç kaynağını da mantarla kaplayın (Dikkat: havalandırma deliklerini açık bırakın veya üzerine gelen mantarı kesin). Önde kasa içinin hava alabilmesi için yeterince yer boş bırakılmalıdır. Çoğunlukla PC kasasında hava sirkülasyonu için uzun ince delikler bırakılmıştır. Bu durumda burayı mantarla kaplamamak yeterli olacaktır, bunun dışındaki her yeri kaplayabilirsiniz. Bu şekilde çok iyi bir ses izolasyonu gerçekleştirebilirsiniz, özellikle yüksek frekanslar filtrelenir. Geriye kalan sadece kabul edilebilecek ve kulağı rahatsız etmeyen PC'nin normal çalışma sesidir. Ses izolasyonunun orijinal alternatiflerini bilmek ve uygulamak istiyorsanız http://12ghosts.com/silence/ adresine mutlaka bir bakın, burada kasa için ses izolasyonunu sağlayan 49 adet, az ya da çok mantıklı püf noktaları bulabilirsiniz. Burada seçenekler tüm sabitdiski veya PC'yi sarmalayan tahta labirentten, tuğla duvara kadar çeşitlilik gösteriyor. Bu tip bir duvar kasadan yükselen gürültüyü büyük ölçüde gideriyor, PC'nizin çalışıp çalışmadığını bile anlayamıyorsunuz. Sadece PC'yi bir yerden başka bir yere taşırken zorlanabilirsiniz.

 

Yazılımla da gürültü ile savaşmak mümkün

 

Modern PC'ler bilindiği üzere güç yönetim fonksiyonları ile donatılmışlardır, bu seçenekleri çoğunlukla BIOS'tan ayarlamak mümkündür. Burada mesela ne kadarlık bir süre sonunda sabitdiskin motorunun durdurulacağını belirleyebiliyorsunuz. Bu değeri bir dakika olarak ayarlarsanız yeterince anabelleği olan bir bilgisayarda gürültüyü büyük ölçüde önlemiş olursunuz. Zira sadece ihtiyaç duyulduğunda sabitdisk devreye girecek ve çalışmaya başlayacaktır. Veya CPU'nuzu biraz dinlendirebilir ve saat frekansını düşürebilirsiniz. Word'de bir mektup yazmak veya Internet'te sörf etmek için kimin 500 MHz işlemci gücüne ihtiyacı olabilir ki? Daha güzel bir çözüm ise Windows altından ACPI ayarlarının değiştirilmesidir. Bu ayarları "Denetim Masası / Güç Yönetimi" altında bulabilirsiniz. Elbette bu değişiklik sadece sabitdiske çok sık başvurulması gerekmediğinde bir işe yarar. Bilgisayarınızın ne kadar çok anabelleği olursa, diskiniz de o kadar uykusundan uyandırılır. Word veya Excel gibi programların otomatik kaydetme fonksiyonlarını da unutmayın. Rekor bir hızla yazıları girmiyorsanız, 30 dakikalık bir otomatik kaydetme aralığı yeterli olacaktır. Bu süre içinde sabitdiskin gürültüsünü çekmek zorunda değilsiniz.

 

Kasa içindeki tozlar kısa devre yaptırabilir

 

Bilgisayarına birkaç yıl boyunca elini sürmeyenler kasanın içinde biriken toz tabakasını iyi bilirler. Bu iğrenç görünmesinin dışında biraz nemlilikle beraber kısa devrelere ve ters akımlara neden olabilir. Bu tip bir şey çoğunlukla uzun süre gizli kalır ve kalın toz tabakası da PC ancak açıldığında farkedilir. Tozlanmaya karşı bir filtre tavsiye edilir. Bu tip filtreler markalı PC'lerde bile kolay kolay bulunmuyor. Profesyonelce davranmak isteyenler bulabilirlerse yapı malzemeleri satan mağazalardan özel bir toz koruma postu satın alabilirler, nefes maskelerinde bu tip bir filtre kullanılıyor mesela. Diğer tüm filtreler de bu iş için uygunlar, tek şart yeterince havanın içeri çekilmesine izin vermeleri. Bu filtrelerle tüm hava delikleri yapıştırılır. Hava deliklerinin kapatılmasının nedeni kasadaki çoğu fanın toz çekmesi ve dışarıya üflemesidir. Elektrikli süpürgelerin motor filtreleri hava emen tüm kasa fanları için çok uygundur. Bu sırada pratik bir şekilde tüm toz partikülleri filtreye takılırken yeterince hava kasa içine çekilebilir.

 

Kadın çorabı ile tozu filtrelemek

 

Eski naylon çoraplarla daha ucuz bir filtre çözümü gerçekleştirebilirsiniz, bu çorapları hava deliklerine yapıştırmanız yeterli, hepsi bu kadar. Ancak naylon çorapları iki kat olacak şekilde yapıştırmayın, aksi halde yeterli hava sirkülasyonu sağlanamaz. Çorapları yapıştırırken boş slot kapaklarına da dikkat edin, zira her yerde bir filtre bulunursa, toz kasanın içine girebilmek için başka yollar arayacaktır. Sigara tiryakileri küçük bir hileyle hava ve toz çeken delikleri kolayca bulabilirler: Yanan bir sigarayı şüpheli hava delikleri önünde tutun. Dumandan hava akımının nereye doğru olduğunu görebilirsiniz. Toz, kasanızın içine giremezse doğal olarak filtreler üzerinde birikir. Bu yüzden belli zaman aralıklarında filtreleri yenilemeyi unutmayın. Filtre yenileme süresi elbette bilgisayarınızın bulunduğu ortamın ne kadar çok tozlandığına bağlı.

 

Dolu filtrede PC'nizin nefesi kesilebilir

 

Filtreleri ayda bir defa kontrol edin, normal bir ortamda bu yeterli olacaktır. Kontrol sadece hijyenik nedenlerden tavsiye edilmez, tozlanan bir filtre yeterince havayı içeri bırakmaz ve PC'niz aşırı ısınmadan zarar görebilir. Bilgisayarınız aşırı tozlu bir ortamda bulunuyorsa, mesela bir marangoz atölyesinde, size vereceğimiz püf noktaları ve hileler de pek bir işe yaramaz. Bu gibi durumlarda endüstriyel kasalardan kullanmanız tavsiye edilir, bu tip kasalarda özel tozdan koruma mekanizmaları standart olarak mevcuttur. Ve sadece bunlar PC'nizi çıkan tozdan koruyabilir. Burada verdiğimiz tüm ipuçlarını uyguladınız mı? Bu durumda bilgisayarınız oldukça sessiz çalışıyor olmalıdır. Tozdan veya kirden kaynaklanan kısa devreler veya ters akımlardan korkmanıza da gerek yoktur artık. Zira PC'nizde artık en ufak bir toz tanesi bile bulunmayacaktır artık.

 

Arabirimler: Hızlı Harici Bağlantılar

 

Bir PC'nin sadece ana bileşenleri değil, dış dünya ile iletişimini sağlayan arabirimleri de çoğunlukla tam performansla çalışmazlar. Zip Drive'ınızı ve diğer harici aygıtlarınızı tam gaz çalıştırabilirsiniz. Genelde optimize edilmemiş ayarlar düşük performansın nedenleridir. Birkaç basit ayarla hızınızı artırabilirsiniz.

 

Hızlı paralel port: Sadece Zip drive için değil

 

LPT portunu sadece normal modda çalıştıranlar boşuna performans kaybına uğrarlar. BIOS'taki EPP veya ECP seçenekleri daha optimal seçeneklerdir. Gerçi ECP, EPP'den biraz daha hızlıdır, ancak ek bir DMA kanalına ihtiyaç duyar. Iomega'nın ZIP Drive'ıyla birlikte küçük bir program geliyor, bu program paralel portu hızlandırıyor ve ve LPT için en uygun ayarları gerçekleştiriyor. Birçok aygıt bir paralel port'ta çalıştırılacaksa dikkat edin. Harici bir sürücü ve yazıcı çoğunlukla problemlere neden olmaz, ancak bir de Scanner'ı LPT portuna bağlamayı düşünüyorsanız önceden diğer aygıtları sökmek daha iyi olacaktır. Ya da bilgisayarınıza ek bir kart takın, bu paralel port kartlarını çoğunlukla çok ucuza hemen her bilgisayar mağazasında bulabilirsiniz.

 

Seri arabirim için ince ayarlar

 

Seri arabirimler de çoğunlukla tam performansla çalışmazlar. Veri transferini hızlandırmak için mümkün olduğunca yüksek bir Baudrate seçmelisiniz. Bu oran ne kadar yüksek olursa arabirimden veriler o kadar hızlı transfer edilir. Giriş ve çıkış tampon belleklerinin boyutunu da mümkün olduğunca yüksek seçin. En ideal durumda ayar çubukları en sağa dayanmış olarak (resimdeki gibi) bulunmalıdır. Transfer problemlerinde ayar çubuklarını biraz geri alabilirsiniz. Ancak seri arabirimi kullanan aygıtlar için çoğu program ve sürücü Windows ayarlarını dikkate almaz ve doğrudan donanıma erişirler. Bu yüzden ek olarak ilgili sürücülerin ayrı ayar imkanlarına sahip olup olmadıklarını kontrol edin.

 

USB Port'u: Aynı anda birçok aygıt kullanmayın

 

USB sayesinde harici aygıtların bağlantısı oldukça kolaylaşıyor. USB'nin saniyede 4 MB'lık bir transfer hızı sağlaması yeterli değil aslında. Zira bu transfer hızını USB veriyoluna bağlı aygıtlar aralarında paylaşıyorlar. Bu bağlamda aynı anda USB'ye bağlı bir CD yazıcı ve Scanner'a mesela sadece 2 MB/s transfer hızı sunuluyor; aynı anda hem tarama yapıp hem de CD yazmak isteyenlerin bunu dikkate alması gerekir. Her PC'de ise iki ayrı USB bağlantısının bulunması şanslı bir durumdur, bunların her biri transfer hızını eksiksiz olarak kullanıma sunarlar. Yani mümkün olduğunca hızlı aygıtları sadece tek başlarına bir USB yuvasında çalıştırın. Çoğu anakart iki ayrı USB kanalı sunar. Ancak maliyet nedenleri yüzünden bunlardan sadece birinin dış bağlantısı vardır. Ancak bağlantılar dahili olarak mevcut olduğu için, USB yuvası olan ve slota takılabilen bir kabloyu anakartın üzerindeki ilgili USB yuvasına bağlamak yeterlidir. Bu kabloyu da çok ucuza bilgisayarcılarda bulabilirsiniz. Windows 2000 ve Windows 98, Aygıt Yöneticisi'nde USB ayarları altında o an kullanılan ve kullanıma açık bant genişliğini gösterirler. USB üzerinden beslenen aygıtların güç tüketimleri de burada gösteriliyor.

 

PS/2: Yeni klavyelerle daha kolay kullanım

 

Klavye ve fare bağlantısını hızlandırmak mümkün değil, ancak temiz bir fare ve klavye ile elbette ki çok daha keyifli ve verimli çalışabilirsiniz. Klavyeleri özel temizleme araçlarıyla temizlemek daha doğru olacaktır, bu temizlik araçlarını bazı bilgisayar mağazalarında bulabilirsiniz. Ek programlanabilir tuşları olan klavyeler de oldukça pratiktir, mesela Internet uygulamaları için. Sıkça ve çok klavyeden veri girmek zorunda olanlar mutlaka ergonomik bir klavye edinmeliler. Ayrıca Microsoft Intellieye Intellimouse gibi lazerle çalışan fareler (eksik fare topundan anlaşılabilirler) kolay kolay kirlenmezler, zira hareketleri parçaları yoktur.

 

BIOS: Gizli Performansı Açığa Çıkarın

 

Güncel BIOS sürümleri bir yığın ince ayar ve tuning seçeneğine sahiptir. Sistemin ince ayarı ve optimizasyonu ile ilgili en önemli ayarları açıklıyorum. Modern BIOS sürümlerindeki CPU ayarlarının yanında bilgisayarınızdan bir dirhem daha fazla performans alabilmek için başka sayısız seçenek de mevcuttur. BIOS'a çoğunlukla açılış sırasında [Delete] tuşuna basılarak girilir. Bazı sürümlerde [F1] veya [F2] tuşuna basılması da istenebilir.

 

Açılıştaki gereksiz sorguları iptal edin

 

Bilgisayarı açtığınızda işlemcinin ilk sorguladığı ve çalıştırdığı program BIOS'tur. BIOS, işletim sisteminin açılmasını sağlar ve bilgisayarın tüm donanımını kontrol eder. Yeni RAM bellekleri taktığınızda donanımın yeniden kontrol edilmesi ve RAM'in tekrar sayılması doğal olarak mantıklı bir işlemdir. Donanımda bir değişiklik yapmadıysanız BIOS'a girmenize gerek yoktur. "Quick Power on self test" veya "Quick Boot Mode" seçeneklerini "Enabled" olarak ayarlayın. Bu ayarlarla açılış yaklaşık 30 saniye daha çabuk gerçekleşir. Sabitdiski her açılışta aratmamak da mantıklı bir işlemdir, bunun yerine BIOS'taki HDD Auto Detection menüsü ile bir defa bulunan disk parametrelerini kalıcı olarak kaydedin. Bu şekilde birkaç saniyeden daha tasarruf edip sistemi daha çabuk kullanıma açabilirsiniz.

 

Disket sürücüsü testini iptal edebilirsiniz

 

Normalde PC, açılışta yeni Floppy sürücülerini arar ve herhangi bir disket sürücüsünün bulunup bulunmadığını da kontrol eder. Günümüzde bu ayar tamamen gereksizdir ve gönül rahatlığıyla iptal edilebilir. Bu ayarı çoğunlukla "Floppy seek" veya benzeri bir seçenek altında bulabilirsiniz. Büyük ihtimalle sisteminizi sadece sabitdiskten açmak isteyeceksinizdir, bunun için "Boot Sequence"i "C, A" olarak değiştirin. Artık açılışta disket sürücüsü sorgulanmayacaktır. Bir kurtarma disketi ile boot etmeniz gerektiği durumlarda tekrar "A, C" olarak ayarlayın. Yine birkaç saniye kazandıracaktır bu değişiklik, ayrıca disket sürücüsü boşken çıkan rahatsız edici tıkırtıdan da kurtulacaksınız.

 

RAM ayarları ile sisteme son rötuşlar

 

RAM ayarlarında işler biraz karışıyor. Çoğunlukla RAM Timing'leri (zamanlamaları) mümkün olan en güvenli değerlere ayarlanır, yani optimum ayarlarla bellek modüllerinizden biraz daha fazla performans almanız mümkündür. Ayarlardaki daha küçük değerler daha hızlı bellek erişimleri demektir. Normalde SDRAM konfigürasyonu "Chipset Features" altında bulunur ve "Auto" olarak sabitlenmiştir. Gerçek ince ayar fanatikleri bu değeri elle kendileri ayarlayabilirler. "RAS to CAS Delay", "RAS Precharge Time" ve "CAS Latency" fonksiyonları çoğunlukla 2 veya 3 değerlerinden birine ayarlanabilir. Bunlar kullanılan bellek modüllerine bağlıdır ve ancak deneme yanılma yöntemiyle tespit edilebilir. Çoğunlukla markalı bellekler noname RAM'lere göre daha düşük değerlerde ve dolayısıyla daha hızlı erişimlerle çalıştırılabilir. Sistem yeni ayarlarla uzun bir dayanıklılık testinden sonra da sağlam çalışabiliyorsa sorun yok demektir. EDO-RAM'lerde de benzer şekilde hareket edebilirsiniz. 70, 60 ve 50 nanosaniye arasındaki ayarlar optimize edilebilir. Bu şekilde anabellekten yaklaşık yüzde 5 daha fazla performans alabilirsiniz.

 
Bilgi için : [email protected] a mail atın