FIKRALAR
Fıkra 1:
Hiç buralardan geçen bir deli gördünüzmü? -Nasıl biri? -Bir seksen boyunda,doksan kilo ağırlığında,ufacık tefecik bir zenci... -Anlamadım... Hem bir seksen boyunda ,hem doksan kilo ağırlığında,hem de ufacık tefecik... Üstelik hem sarışın ,hem zenci... -Canım deli dedik ya... Deli... Seninbenim gibi olacak değil ya...
Fıkra 2:
Cindy Crawford ve Asim, bir vapur kazasi neticesinde issiz adaya duşerler.Ne yapsinlar, can sıkıntısından sabah akşam birlikte olurlar. Ancak, birsure sonra, Asim, durumdan zevk almamaya başlar.Cindy çildirir. Asim'a,ne oldugunu sorar, ne isterse yapabilecegini soyler.Her turlu fantaziyle veherşeyiyle emrine âmade oldugunu, nerede hata yaptiysa duzeltmeye çalişacagini anlatir. Asim inatla Cindy'ye "istedigim şeyi yapabilmen mumkun degil" der. Cindy çaresizlik içinde israr eder ve herşeyi goze aldigini soyler. Asim, en sonunda "Bir denemeye" karar verir. Önce Cindy'nin saçlarini kisacik keser. Sonra üstünü ortecek biçimde ceketini giydirir. Kestigi saçlardan biyik yapar. Cindy, ne oldugunu anlamaya çalişirken, Asim onu, mumkun oldugu kadar erkege benzettikten sonra akşam olunca sahile gelmesini soyler. Akşam olur ve Cindy erkek kiliginda sahile gelir bakar ki Asim mukellef bir raki sofrasi hazilamiş ve masayi mezelerledoldurmuştur. Asim ve Cindy masaya otururlar ve Asim elini kanka modunda Cind'nin omzuna koyar ve şoyle der:
"Ulan Kazim, bir aydir kiminle sevişiyorum,soylesem inanmazsin

Fıkra 3 :
Temel ile İdris , bir tekstil fabrikası açmaya karar verirler.Ancak fabrikada o yıl için sadece hâki renkteki kumaştan üretim yapmaya karar verdiklerinden piyasadaki tüm hâki renkteki kumaşları alıp sipariş beklemeye koyulurlar.Günler geçmiş ancak tek bir sipariş dahi alamamışlardır.Artık iflasın eşiğine geldikleri bir gün kapı çalar ve içeriye bir Albay girer.Hâki renkte kumaşlarının olup olmadığını sorar.Bunun üzerine bizimkiler atlarlar.Albay askerlerime 50000 takım subaylarıma 20000 takım sipariş veriyorum der.Ancak konuyu önce üstümlede görüşeceğim der. Eğer üstüm onay vermezse ben size yarın saat 12.00 ye kadar telgrafla durumu bildiririm der.Eğer saat 12.00 ye kadar telgraf gelmezse hemen işe başlamalarını söyler.Bunun üzerine Temel ile İdris sabırsızlıkla ertesi günü beklerler.Saatler ilerler postacı hâla yoktur.Ancak Temel oldukça umutsuzdur.Saat tam 12.00 olmuşken, Temel, postacıyı görür.İdris'e, iflas ettik, bittik der ve olduğu yere çöker kalır.İdris ise belki bize gelmiyordur diyerek Temel'e teselli vermeye çalışır.Ancak postacı gelip kapılarını çalar ve kendilerine bir telgraf olduğunu söyleyince İdris Telgrafı alır ve okur.Bir anda bağırmaya başlar.TEMEL... TEMEL... GÖZÜNAYDIN, BABAN ÖLMÜŞ.!

Fıkra 4 :
Ali babasına sormuş:- Baba ben nasıl dünyaya geldim?- Gece annenle yatmaya gittiğimizde yatağın çevresine şeker koyduk. Sabah kalktığımızda sen gelmiştin. Bu fikir Ali`nin ilgisini çekmiş ve denemeye karar vermiş. Yatarken yatağının çevresine şeker koymuş. Sabah bütün karınca, bocekler, v.s. yatağın çevresindeymiş. Ali:- Ulan demiş, şimdi size elimin tersiyle bir korum. Ama baba yüreği işte....
Fıkra 5 :
Adamın biri yabancı bir kentte bir evin kapısını çalarak şu ricada bulunur: "Pek susadım, buralarda su bulamadım lütfen bana bir bardak su verirmisiniz?" Kapıyı açan çocuk adamın yüzüne bakarak kısa bir teredütten sonra: "İstersen ayran getireyim!" der. Adam bu teklifi teşekkürle kabul ettiğinden biraz sonra, çocuk bir çanak ayran getirir. adam ayranı içtikten sonra çocuk: "İstersen daha getireyim" der. "Zahmet olur yavrum" "Hayır zaten bu ayranın içine fare düştüğü için nasıl olsa dökecektik!" bunun üzerine adam iğrenerek elindeki ayran çanağını yere hiddetle atıpo parçalayınca, çocuk feryadı koparır: "Anne, kapıdaki adam köpeğin çanağını kırdııııı!!!!"
Fıkra6 :
Temel ile Dursun bir gün paraşüt tatbikatına katılmışlar.Diğer paraşütçüler gibi onlarında uçaktan atlama sıraları gelmiş ve kendilerini boşluğa salıvermişler.Temelin paraşütü açılmış fakat Dursunun ki açılmamış.Dursun Temel'e: Ula Temel bu meret açılmayı da! Temel: Ula Tursin yardimci paraşüti aç uşağum! Dursun yardımcı paraşütü açmaya çalışmış fakat o da açılmamış ve Dursun Temel'e: Ula Temel bu merette açilmayi. Temel: Boş ver uşağum nasul olsa tatbikattayiz.
Fıkra7 :
Temel 40 yaşına gelmiş ama ilkokula gitmemek ona çok koyuyormuş.Karar vermiş ilkokul mezunu olmaya.Günlerce ders çalışmış.Sınav için Ankaradan müfettiş gelmiş.Tüm köylü meydana toplanmış.Temel meydanın ortasında bir masada müfettişin sorularına cevap vermek için hazırmış.Tüm köylü heyecanla bekliyormuş.Müfettiş sormuş:EEE,Temel efendi söyle bakalım 2 kere 2 kaç eder.Temel düşünmüş,düşünmüş,düşünmüş.Tüm köylü nefesini tutmuş bekliyormuş.Temel cevap vermiş:4 eder efendim.O anda tüm köylü hep bir ağızdan:BİR ŞANS DAHA ! diye bağırmışlar
Fıkra 8 :
Adamın biri California'da bir kumsalda yürürken ayağı eski bir lambaya takılmış, adam lambayı kumların içinden çıkarmış.Dalgasına "Belki cin çıkar" deyip ovalamiş lambayı, harbi harbi cin çıkmış. adam cok şaşırmış, cin başlamış konuşmaya "Tamam,tamam.Beni lambadan kurtardın vs ..." "Bu, bu ay içinde dördüncü çıkarılışım ve bu işten sıkılmaya başladım bu yüzden 3 dileği unut. Sadece 1 dilek hakkın var!" Adam oturmuş ve bir süre düşünmüş ve "Her zaman Hawaii'ye gitmek istedim ama uçaktan korkarım ve deniz beni çok tutar.Benim için Hawaii'ye bir kopru yap böylece arabayla oraya gidebileyim" demiş. Cin gülmüş ve "Bu imkansız. Bu işin lojistğini düşün! Köprünün ayaklari nasil Pasifik'in dibine ulaşabilir? Ne kadar beton gerektiğini, ne kadar çelik gerektiğini düşün. Hayır,başka bir dilek duüşün" demiş. Adam tamam demiş ve gercekten güzel bir dilek düşünmeye başlamiş. En sonunda,Dört kere evlendim ve boşandım.Bütün karılarım her zaman duyarsız olduğumu ve onunla ilgilenmediğimi soylerdi. Bu yüzden, kadınları anlayabilmeyi diliyorum...Nasil hissettiklerini ve neden ağladıklarını,bir şey söylemedikleri zaman gerçekten ne istediklerini...onlari nasıl gerçekten mutlu edebileceğimi bilmek istiyorum..." Cin cevap vermis: "Köprü iki şeritli mi olsun dört şeritli mi?!!
Fıkra 9 :
Bir gün Temel'le Dursun 2 katlı otobüsle yolculuk ediyomuş. Temel cep telefonunu çıkarıp alt kattaki Dursun'u aramış. Temel demiş, orada havalar nasıl Dursun da:-Bizim şöför uyumuş otobüs kendi kendine gidiyo demiş. Temel de:O da bişey mi, bizim katta şöför bile yok. Otobüs kendi kendine gidiyo demiş...
Fıkra 10 :
Adamın birinin çok çişi gelmiş.Havuza işemeye başlamış.CANKURTARAN: Beyfendi siz ne yapıyorsunuz öyle? Hiç havuza işenir mi ya?! ADAM:Yahu baksana herkes işiyor ama. CANKURTARAN:İyi ama kimse sizin gibi tramplenden işemiyor!
Fıkra 11 :
Bir gün Ali okula her tarafı mosmor,dayak yemiş vaziyette okula gelmiş ,öğretmeni sormuş bunun halini. Ali de 'Babam geldi uyudun mu diye sordu ben de uyumadım dedim sonra beni dövdü'demiş.Öğretmeni 'Özel durumlarda hiç ses çıkarma o seni uyudu zannet- sin.'demiş.Ali'ye akşam babası gelmiş uyudun mu diye sormuş.Ali ses çıkarmamış.Sonra babası yatak odasına gitmiş.Bi- raz sonra odadan karyola sesleri gelmeye başlamış.Daha sonra babası'Geliyoom!!' diye bağırmış annesi de 'Ben de geliyooom!!!' diye bağırmış.Ali de bu sesleri duyunca 'Nereye gidiyosunuz bekleyin ben de geliyorum.'demiş.
Fıkra 12 :
Bir İngiliz vampir, bir Fransız vampir, bir de Temel vampir uçakta gidiyorlarmış. Bir süre sonra İngiliz vampir aralarından ayrılmış,aşağılara dalmış. Bir süre sonra geri gelmiş ki, ağzı yüzü kan içinde. Sormuşlar: - Ne oldu, nereye gittin? İngiliz vampir : - Şu aşağıdaki beyaz evi gördünüz mü? - Gördük. Peki: - Onun yanındaki duvarı gördünüz mü? - Gördük. Peki - Onun yanında uyuyan küçük çocuğu gördünüz mü? - Gorduk. - İşte ben o çocuğun kanını içtim, geldim.Yolculuk devam eder. Bir sure sonra Fransız vampir de ayni sekilde ayrılıp aşağılara gider ve geldiğinde onun da yüzü gözü kan içindedir.Yine sorarlar: - Nereye gittin? Fransiz Vampir: - şu aşağıdaki ağacı gördünüz mü? - Gördük. - Onun yanındaki küçük kutuyu gördünüz mü? - Gorduk. - O kutuya yaslanmış yatan adamı gördünüz mü? - Gördük. - İste ben o adamın kanını içtim geldim...Yolculuk yine devam eder. Bir sure sonra Temel Vampir aynı şekilde ayrılır ve o da ağzı yüzü kan içinde geri gelir. Ona da sorarlar: - Nereye gittin? Temel Vampir: - Şu aşağıdaki evi gördünüz mü? - Gördük. - Peki onun yanındaki direği gördünüz mü? - Gördük. - Iste ben o direği görmedim.....
Fıkra 13 :
Temel bir gün yolda yürüyormuş.Ve karşısına bir muz kabuğu çıkmış. Arkasına dönmüş ve demiş ki: "Tikkat edin uşaklar pirazdan tüşeçeğuz!"
Fıkra 14 :
Temel birgün ölümcül hastalığa yakalanır.Dursunda yanında kalmakta ve temel gelen herkese ben AIDS'im der.Dursun artık dayanamaz ve sonunda sorar.Temel sen AIDS felan değilsin neden herkese yalan söylüyon Temelde haçen ölede bölede ölcem en azında karıyı sağlama alıyrım der
Fıkra 15:
1998 yılında Avrupada bir kentte feministler toplantısı yapılmiş her ülkeden konusmacılar katılmış.belirli kararlar alındıktan sonra diğer toplantıda buluşmak için karar alışlar ve toplantı sona ermiş.1999 yılında feministler yine bir araya gelmişler.ve konusmacılar konuşmaya başlamışlar.Konusmacı Alman bayan başlamış anlatmaya :-Geçen sene aldığımız kararlar neticesinde eve gittim kocama dedim ki :-Bundan sonra bulaşıkları ben yıkamıyorum al kendi bulaşığını kendin yıka dedim 1.gün birşey görmedim 2.gün birşey görmedim 3. gün bi baktım hem benim bulaşıklarımı yıkıyor hemde kendi bulaşıklarını yıkıyor o günden beri çok mutluyuz. 2. konuşmacı ingiliz bayan anlatmaya baslamış kararlarımızı aynen bende uyguladım eve gittiğimde kocama dedim ki :-Bundan sonra çamaşırlarını yıkamıyorum kendi çamaşırlarını kendin yıkayacaksın.1. gün bişey görmedim 2. gün bişey görmedim 3. gün bi baktım hem benim çamaşırlarımı yıkıyor hemde kendi çamaşırlarını yıkıyor. O günden beri çok mutluyuz demiş... 3. konuşmacı Türkiye den başlamış anlatmaya bende geçen sene aldiığımız kararları aynen uyguladım o gün eve gittim kocama dedim ki : -Bundan sonra yemek yapmıyorum kendi yemeğini kendin yapacaksın... 1. gün bişey görmedim 2. gün bişey görmedim 3. gün sol gözüm biraz açılır gibi oldu görmeye başladım.....
Fıkra 16:
Temel Fadimeye demiş ki; "Fadime, bu akşam bize gel. Evde kimse olmıycak. Demiş.Fadime akşam gelmiş kapıyı çalmış çalmış kimse açmamış.
Fıkra 17:
Bir öğretmen ile öğrencisi sohbet ediyormuş. Öğretmen sormuş: "Ağacın dalında dort tane kuş gördün, birini sapanla vurdun. Geriye kaç tane kalır?" Çocuk hiç düşünmeden: "Hiç kalmaz öğretmenim." Öğretmen bu cevaba sinirlenir.: "Oğlum, bak; dört kuş vardı,birini vurdun. Geriye kaç tane kalır?" Çocuk yine aynı cevabi verince adam nedenini sorar. Çocuk: "Birini vurursam diğerleri de korkup kaçar da ondan..." Bu cevap adamın hoşuna gitmiş,çocuğun sırtını sıvazlamış: "Beklediğim cevap değildi ama cevap tarzın hoşuma gitti" demiş. Bunun üzerine çocuk da bir soru sormuş: "Öğretmenim, bir pastanedesiniz, yan masada da üç bayan dondurma yiyor. Dondurmayı biri ısırarak, biri yalayarak, biri de emerek yiyor. Siz olsaydınız hangisinin evli olduğunu düşünürdünüz?" Öğretmen bayağı sıkılır. Düşünür, taşınır ve: "Emerek yiyeni" der. Çocuk gülümser: "Hayır öğretmenim, parmağında yüzük olanı.......Ama dert etmeyin, cevap tarzınız hoşuma gitti."
Adamın biri yabancı bir kentte bir evin kapısını çalarak şu ricada bulunur: "Pek susadım, buralarda su bulamadım lütfen bana bir bardak su verirmisiniz?" Kapıyı açan çocuk adamın yüzüne bakarak kısa bir teredütten sonra: "İstersen ayran getireyim!" der. Adam bu teklifi teşekkürle kabul ettiğinden biraz sonra, çocuk bir çanak ayran getirir. adam ayranı içtikten sonra çocuk: "İstersen daha getireyim" der. "Zahmet olur yavrum" "Hayır zaten bu ayranın içine fare düştüğü için nasıl olsa dökecektik!" bunun üzerine adam iğrenerek elindeki ayran çanağını yere hiddetle atıpo parçalayınca, çocuk feryadı koparır: "Anne, kapıdaki adam köpeğin çanağını kırdııııı!!!!"