... ve Ana Sayfa ve Eğlence ve Şarkı Sözü ve Diğer...
Demirel
İshalSayın Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel' in bir tarihte başbakan olarak düzenlediği bir basın toplantısından aktarılmıştır:
-Ege bir Yunan gölü deeldir.
-Ege bir Türk gölü de deeldir.
-Binaenaleyh Ege bir göl deeldir...
Adamın biri şiddetli ishal şikayetiyle İstanbul Çapa Hastanesine başvurur... İşlemleri devam ederken karışan kağıtlar sonucunda adamı psikiyatri servisine havale ederler. Aradan 15 gün geçip taburcu olma günü gelince arkadaşı bizim adamı karşılamaya gelir. "Nasıl oldu geçti mi ishal ?" der arkadaşı. Bizimki ise : "Hayır geçmedi ama artık takmıyorum"
Havaalanı
Tek motorlu bir charter uçağı, içindeki yolcularla birlikte Seattle havaalanına yaklaşmaktadır. Yoğun sis nedeniyle görüş mesafesi 10 metre civarındadır. Uçağı boşlukta daireler çizdirerek öylesine havada dolanan pilot sisin dağılmasını beklemeye koyulur. Yaklaşık bir saat kadar sonra, yakıtı bitmek üzereyken sis az da olsa dağılır. Tam o anda karşısında bir bina belirir. Binanın beşinci katında biri çalışmaktadır ve uçağı görür. Bunun üzerine pilot, uçağın burnunu o yana vererek, pencereyi açar ve yanından geçerken adama doğru, "Hey, nerede olduğumu biliyor musun?" der. Binanın içindeki adamın yanıtı şöyle olur: "Bir uçağın kokpitindesin dostum..." Bunun üzerine pilot, dümeni aniden kırarak belirli bir açıyla manevra yapar ve bütün hava muhalefetine rağmen Seattle havaalanına mükemmel bir kör iniş yapar. Uçak öyle bir zamanlamayla inmiştir ki, park yerine geldiğinde aracın yakıtı da biter. Yolcular hemen pilotun yanına gelirler ve bu şartlarda pisti nasıl bulduğunu ve nasıl inebildigini sorarlar. Pilot, şöyle der: "Çok basit oldu. Binanın içinde gördüğüm adama basit bir soru sordum. Bana öyle bir cevap verdi ki, yüzde 100 doğru olmasına rağmen, hiçbir işime yaramıyordu. O an anladım ki, orası olsa olsa Microsoft'un teknik destek binası olabilirdi. Zaten oradan havaalanı da pek uzak değildir. Onu nirengi noktası olarak saptayıp gerekli manevrayı yaptım ve uçağı indirdim.
Amiral
Bir savaş gemisi karanlık ve sisli bir gecede yol alıyormus. Derken kaptan köşkündeki komutan tam karşıda ve uzakta üzerlerine doğru gelen bir ışık fark etmiş. Hemen karşı tarafa sinyal göndererek şu mesajı geçmiş:
-"Derhal rotanızı 30 derece doğuya çeviriniz"
Karşıdakinden anında cevap gelmiş:
-"Sen rotanı 30 derece batıya çevir!"
Komutan şaşırmış, biraz da sinirlenmiş, mesajı tekrarlamış:
-"Rotanı derhal 30 derece doğuya çevir, emrediyorum!"
Karşıdan cevap:
-"Asıl sen rotanı 30 derece batıya çevireceksin!"
Komutan öfkeden küplere binmiş, bir mesaj daha yollamış
-"Ben 30 yıllık kaptanım, sana son kez emrediyorum, rotanı 30 derece batıya çevir!"
Cevap: -"Sen 30 senelik kaptansan ben de 20 senelik denizciyim, sen rotanı 30 derece doğuya çevir"
Komutan, o kadar sinirlenmiş ki, hemen mürettebata bütün topları ateşe hazır hale getirmelerini emretmiş ve son kez bir mesaj göndermiş:
-"Burası bir savaş gemisi, derhal rotanı 30 derece doğuya çevirmezsen ateşe başlayacağız"
Karşıdan cevap gelmiş: -"Burası da bir deniz feneri.. Sen rotanı bir an önce 30 derece batıya çevirmezsen birazdan kayalara çarpacaksın"
Bilgisayar
Bir şirkette genel müdür olarak çalışan bir adam, eksiksiz bir sağlık kontrolünden geçmek üzere doktora gider. Doktor, hastaneye yeni bir bilgisayar sistemi aldıklarını ve bu sistem sayesinde küçükbir idrar tahlili ile "full check up" yapabildiklerini söyler. "Harika" der bizim genel müdür de, "başlayalım öyleyse".Doktor, adama bir cam kavanoz vererek idrar için tuvalete gönderir. Bizim adam bir süre sonra, kavanozu dolu olarak geri getirir. Doktor, kavanozdaki numuneyi bilgisayara bağlı küçük bir konteynere döker. Bilgisayar ilginç sesler çıkartarak çalışır ve bir süre sonra yazıcısından uzunca bir döküm alınır. Doktor yazıcıdan gelen çıkışları uzun süre inceler. Adam dayanamayıp sorar: "N'oldu doktor, bir terslik mi var?" "Bilgisayarın verdiği sonuçlara göre," der doktor, "bir terslik yok, ama tenisten mütevellit sağ bileğinizde bir kavis oluşmuş." "Yapmayın doktor" der bizim adam, "ben meşgul bir adamım, ne tenis ne de golf oynarım. Bütün bunları yapacak vaktim yok, nasıl olur da sağ bileğimde tenis oynamaktan bir kavis oluşur?" Bunun üzerine doktor, bilgisayarın şimdiye kadar hiç yanılmadığını, asla hata yapmayacağını söyler ve "Ancak" der, "içinizin rahat etmesini istiyorsanız, bu steril kavanozu yanınıza alıp eve götürün. Sabah kalkar kalkmaz da lütfen test için gerekli idrarı yapın. Sonra, doğruca buraya gelin, sizden ekstra bir ücret almadan testi yineleyelim". Bizim adam, "tamam" der ve arabasına atlayıp evin yolunu tutar. Bilgisayarın koyduğu teşhis canını sıktığı için, bilgisayarlara hiddetlenir. Bütün dünyayı bu aptal makinelerin ele geçireceğini düşünür ve hiddeti daha da artar. Eve vardığında, bilgisayarın "aklını başına getirmeye" karar vermiştir. Arabadan iner inmez, kavanoza biraz idrar yapar ve sonra da arabasının kaputunu açıp karterden bir kaç damla motor yağı alıp kavanozun içine damlatır. Eve girince de olup biteni karısıyla kızına anlatır. Onlardan da kavanoza bir miktar idrar yapmalarını ister. Onlar da bizimkinin isteğini yerine getirirler. Ertesi sabah, bizim genel müdür uyanır uyanmaz eline bir playboy alıp bilgisayar için tasarladığı son hinliği yapmak üzere, kavanozuyla birlikte tuvalete girer. 15 dakika sonra tuvaletten çıktığında yüzünde mutlu bir gülümseme vardır. Doğruca hastanenin yolunu tutar. Doktor, kavanozdaki numuneyi bilgisayarın konteynerine döker. Az sonra bilgisayar yeniden tuhaf sesler çıkarmaya başlar. Birkaç dakika sonra da uzunca bir kağıt çıkışı gelir yazıcıdan. Doktor, bilgisayardan gelen belgeyi titizlikle incelerken, bizim adam "Bakalım senin bilgisayar bugün ne diyor doktor?" der, sinsi sinsi gülümseyerek.
"Hımm..." der doktor, " Bilgisayarımıza göre, arabanızın yağ değisim zamanı gelmis, kızınız hamile, karınız da bel soğukluğuna tutulmuş. Ayrıca, tuvaletlere girerken yanınıza böyle ha bire Playboy almaya devam ederseniz, bileğinizdeki kavis daha da kötüye gidecek".
FBI
FBI eleman alımı için duyuru yapar. Üç kişi başvurur. FBI binasında adayların hepsiyle tek tek görüşmeler yapılmaktadır. İlk adam içeri alınır ve şu sorular sorulur.
-"Karını seviyor musun?"
-"Evet, efendim"
-"Ülkeni seviyormusun?"
-"Evet, efendim"
-"Pekala, biz karını da getirdik. Şu an yan odada." der ve masanın üzerine bir tabanca koyar.
-"Simdi odaya gir ve karını öldür!" Adam silahı alır yan odaya gecer. 5 dakika hiç ses duyulmaz. Adam tekrar ilk odaya geri döner. Kravatı gevsemiş, ter içinde kalmıştır.
"Yapamayacağım efendim." der ve odayı terk eder. İkinci adam içeri alınır. Aynı sorular sorulur. Aynı yanıtlar. Ve ona da içeri girip karısını öldürmesi söylenir. Adam yapamayacağını söyler ve ayrılır. Son adam girer. Aynı sorular. Aynı cevaplar. Ona da içeri girip karısını öldürmesi söylenir. Adam içeri girer. 5-10 saniye sonra içerden silah sesleri gelmeye baslar. BAM, BAM, BAM, BAM, BAM, BAM.... Derken kısa bir sessizlik ve ardından gürültülü bir cam kırılması duyulur. Adam içeri girer, biraz terlemiştir. FBI personeli sorar "Ne oldu ?" Adam cevaplar.. "Efendim bana verdiginiz silah kurusıkı çıktı, o yüzden onu pencereden aşağıya atmak zorunda kaldım"
Test
RogerAkıl hastanesinden iki deliyi salıverecekler. Doktorlar kendi aralarında "Şunlara son bir test yapalım da görelim akılları başlarına gelmiş mi?"demişler. İki deliyi bir masa başına çağırmışlar. Masanın üzerine bir kavanoz dolusu siyah zeytin, bir kavanoz dolusu da canlı hamamböceği dökmüsler ve
-"Buyrun beyler, yiyin" demişler. Delilerden bir tanesi hemen zeytinlere saldırmış, öteki araya girmiş, -"Önce kaçanları yiyelim, öbürleri nasıl olsa duruyor!"
Pozitif BilimRoger ağır şartlar altında çalışan bir işçidir. Boş zamanlarıını hep bowling ve voleybol oynayarak geçirmektedir. Karısı bu duruma üzülür ve bir hafta sonu onu striptiz kulübüne götürmeye karar verir. O akşam beraberce kulübun kapısına gelirler.
Kapıdaki bodyguard , "Hey Roger .. seni görmek ne güzel !" der..
Karısı; "Daha önce buraya gelmiş miydin Roger...?"
Roger; "Hayır hayır o adamı bowlingten tanıyorum..." İçeri girerler ve bir masaya otururlar...
Garson gelir.
Garson; "İyi aksamlar Roger...Her zamanki gibi Cin tonik di mi?..."
Karısı; "Roger bana bak sen buraya daha önce geldin değil mi?" Hafif hafif öfkelenmeye başlayan karısını sakinleştirmek zordur.
Roger; "Ne alakası var...Voleyboldan tanırım onu bir iki tek içmişliğimiz var ordan yani... " Karısı pek tatmin olmamıştır ama neyse.. Derken stiriptizci hatunlardan biri masaya gelir..
Stritizci; "Selam Roger...Yine özel masa şovundan mi istersin..?" Roger batmıştır... Karısı hışımla yerinden kalkar ve kulübü terk eder. Roger peşinden koşar. Kadın bir taksiye biner ve taksi kalkmadan Roger da biner. Kadın öfkeden patlayacakmış gibidir.
Şoför; "Bu geceki de çok suratsızmış Roger..."
Temel bilimadamı olmuştu ve pireler üzerinde bir araştırma yapıyordu. Pirelerden birini aldı, bir bacağını kopardı, masanın üzerine koydu, "Zıpla" dedi, pire zıpladı. Pireyi yeniden aldı, ikinci bacağını kopardı, masanın üzerine koydu, "Zıpla" dedi, pire zıpladı. Pirenin üçüncü bacağını kopardı, masanın üzerine koydu, "Zıpla" dedi, pire zıpladı. Pirenin tüm bacaklarını kopardı, masanın üzerine koydu, "Zıpla" dedi, pire zıplamadı. Temel raporunu yazmaya başladı. "Bacakları koparılan pirelerin duyma yetenekleri kaybolmaktadır"