DUNYADA VE TURKIYEDE NUKLEER SANTRALLER VE ENERJI SORUNU | ||||||||||||||||||||
Dunyada ve Turkiyede Nuklear Santraller; Bilimsel gercekler,Tutarsiz , Supheli Politikalar Mayis 26 1988 saat birde New York eyaletinde cok enteresan seyler oluyordu, Long Island Light Company tamamen yeni bitmis Shoreham Nuklear Santralini NY Eyaletine bir dolar karsiligi gerekceli ve sartli olarak satiyordu , eyalet idaresi 5.3 Milyar dolara yeni tamamlanmis santrali kapayacak bunun karsiliginda, sirketin elektirik fiat artislarina razi olacak bir nevi subvanse edecek ve boylelikle L.I.LC ani iflastan kurtarilmis olacakti.? Christopher Flavin , World Watch Institute. On sene gec bitmis fiati dort milyar dolar ek olarak artmisti. Halkin siddetli karsi cikmasina ragmen bu cok kalabalik bolgede yetersiz planlamalar yuzunden, bu hata nasil yapilmisti, hala tartisma konusudur.Ustelik nuklear yakit grafit deliklere indirildigi icin cok pahali sokum isi de faturaya eklenmistir. Bunlar olukca girift ve pahali islemlerdir. Bizim halkin alismadigi bir seydir, yirmi senedir ciddi bir fiat artisi gormedigim icin hatta bazi seyler ucuzladigi icin buyuk fiat artisi gorulmemis bir seydir firmalarin piyasada kalip kalmiyacagini tayin eder, devlet subvansiyonu Amerikada cok nadir bir olaydir. Nuklear santrallerin omru 25-30 sene olmasina ragmen bir cogu erken kapatilmaya baslamistir. En buyuk sirketlerden biri Commonwealth Edison ?un oniki n.santralinden sadece dordu tam kapasite calismaktadir. Bu yaz sicaktan insanlarin oldugu zamanda, ABD, NRC denetim organi milyonlarca dolar ceza yazmis bir iki sene icinde uc santralini kapamistir, ve bu buyuk sirket, hissedarlari dahil belediye ve halkin cogunlugundan agir elestiriler almistir. Bizde halkin elestirisine ve Elektirik Muhendis Odalari ve cokca kurulusun elestirmesine ragmen neden israr edilmektedir, kimin isine yariyacaktir. Bu konulara girmeden kisaca ve fazla teknik terimlere girmeden nuklear enerjinin tarihcesine bakalim. 1950'lerin sonuna dogru, Sihhiye'de bir parkta oldukca etkili ve modern bir sekilde, Amerikan hukumeti tarafindan hazirlanmis Atom Cagi adli bir sergiyi gezmistim. Artik atom cagina girmistik, nukleer enerji insanliga hizmet edecekti. Soruldugunda her cocuk, hemen, atom muhendisi olacagim diyordu. O zaman genctik, ufkumuz, lisanimiz, bilgimiz, kaynagimiz azdi, yeni devire heyecanla bakiyorduk. Amerikalilarin tanitimi da kusursuzdu, zaten halkla iliskilerde onlarin ustune yoktu. Esasinda soguk savas butun gucuyle baslamisti. Yine Amerika'da nukleer bilimin onculeri, atom bombasinin yaraticilari insanligi ciddi bir sekilde uyarmisti. Oppenheimer, Hindistan tanrilarindan alinti yaparak insanligi saracak alev parcasi konusunda uyariyor, elestirileri yuzunden atom bombasinin babasinin guvenilirlik lisansi FBI tarafindan kaldiriliyordu. Einstein ise politikacilarin bu yeni bilim urununu yonlendirmedeki zihinsel yeteneklerini supheyle karsiliyordu. Bu, elli sene sonra, bugunun Turkiyesi icin bile cok gecerli bir suphedir. Nukleer silahlanma ve atomun bariscil kullanimi cok ayri konular olmasina ragmen onemli gobek bagi vardi, o da plutonyumdu. Askeri ve sivil reaktorlerde plutonyum uretiliyordu ve urun, nukleer bomba yapiminda kullaniliyordu. Plutonyum gram basina dunyanin en zehirli ve tehlikeli maddesiydi. Bence bu, sivil nukleer santrallar icin talihsizlik olmustur. Cunku nukleer gucte geri kalmak istemeyen eski demokratik ulkeler ve onlarin nukleer enerjiyi duzenleyen devlet organlari, cesitli sekillerde subvansiyon ile destekledikleri reaktorlerdeki hatalari gozden kacirmislardi. Hatalar goze iyice batar hale gelip cok ciddi tehlikeye dondugunde ise is isten gecmis oluyordu. Amerika'daki askeri reaktorlerin hali hic iyi degildi. Ciddi hatalar Time, Newsweek ve yerel gazetelerde yayimlaniyordu. Atiklar dogru durust isaretlenmemis, elli sene dayanir denilen atik tasiyicilar bes sene sonra akinti yapmaya, cevredeki su, hava ve canlilari tehdit etmeye baslamisti. Hanford askeri santralinin etrafinda ruzgarla yuvarlanan dikenlerin hatta kaplumbagalarin asiri derecede radyoaktif madde ile kirli oldugu yaziliyordu. Amerika'da cok orgutlu olup demokrasinin en onemli parcasi kabul edilen sivil toplum cevre orgutleri de bagimsiz olcumlerini yapip bulduklari sonuclarla yetkilileri sasirtiyorlardi. Saat ve kadinlar... Esasinda, cok oncelerden gelen ciddi sorunlar da vardi. Bugun Sikago'nun en kirli arazisi, etrafi tel orgu ile cevrilmis olup degeri, merkezi yer olmasina ragmen neredeyse sifirdir. Bunun nedeni, burada bulunan buyukce bir saat sirketinde gizliydi. O zamanlar saatlerin, radioaktiv, fosforlu rakamlari agirlikla kadin isciler tarafindan elle ve ince fircalar ile ekleniyordu. Bu zavalli kadinlar, ucunu sivri tutmak icin fircayi, farkinda olmadan dudaklari ile islatiyorlardi. Bircogu dudak ve dil kanserinden olunce hukumet kapatmak zorunda kaldi. Alanda dikkatsizce kullanilmis bircok atik bulundu, temizlenmesi cok pahali, neredeyse imkansizdi. Bugunlerde Clinton'in Enerji Bakani, askeri santrallarda gerekli onlemlerin alinmasinda ve iscilerin uyarilmasinda devletin yetersiz kaldigini kabul etti ve 'soguk savasi kazanmis iscilerin!' zararlarinin gerekli sekilde tazmin edilecegini belirtti. Soguk savasin en sahin ve tutucu Cumhurbaskani Ronald Reagan'in Maliye Bakani Stockman'in sozleri ise hic aklimdan cikmaz: ''Soguk savasta nukleer silahlanma yolunda iflasa giden yarismayi Sovyetler kil payi ile kazandi...'' O donemde butce aciginin ve issizligin en yuksek oldugunu hatirlamak gerekir. Halkinizin ve cevrenin sagligina onem vermezseniz, iscinizi tehlikeye atarsaniz nukleer sanayide... Sovyetler'in deneme yaptigi Kazakistan'dan gelen goruntuleri Ingiliz BBC televizyonu yayimladi, gelisme anomalisi ile dogan cocuklar ve radyasyonla ilintili losemi ve benzeri cocuk hastaliklarinin orani korkunctu. Su anda Rusya Kuzey Filosu nukleer denizaltilari ve gemilerinin bakim durumlari cok dusuk derecede ve tehlikeli bir durumdalar. Bazilari da bizim Bogazlar'dan geciyor. Denizdeki bir kaza, besin zincirinde katmanli birikir ve binlerce sene sofraniza balik, midye tava, ton konservesi olarak gelir. Durumu Bati basinina ihbar eden cevreci A. Nikitin hakkinda Rus mahkemelerinde dava acildi ve beraatla sonuclandi. Bugune kadar bilinen uc nukleer denizalti kazasi vardir ve yeni yeni kamuya aciklanmaya baslamistir. Sebebi bugun bile anlasilmayan nedenlerden, denizaltilar icine dogru patlayarak (implosion) parcalanmistir. Ikisi Amerikalilara, biri Sovyetler'e aittir. CIA'nin Sovyet denizaltisindan ozel gemilerle nukleer baslikli fuzeleri calma plani filmlere konu olacak kadar heyecan vericidir, ama bu batik denizaltilardan cikan radyoaktif kirlenme binlerce sene surecektir. Urallar'da dagin altinda yapilmis, bomba icin plutonyum ureten, ayni zamanda sehri isitan nukleer santral bugun Amerikan yardimi ile plutonyumsuz teknolojiye cevrilmeye calisilmaktadir. Bu cok pahali, cok zor bir islemdir. Korkulan, maas almayan iscilerle, bilim adamlarinin; Iran, Israil, Irak ve benzerlerinin icinde oldugu dunyanin acik nukleer pazarina dusmesidir. Simdiye kadar teorik bir konu olan nukleer terorizm ciddi bir sorun olmustur. Karlar, kokain ve eroinin cok ustundedir, pazarda bolgesel derebeyleri vardir. Durum, dusundurucu ve bir cok hukumeti endiseye sevk edecek seviyededir. Nukleer kazalar... Yeniden nukleer santrallarin tarihine donelim. 1950'lerde Baskan Eisenhower, bu enerji kaynaginin cok ucuz ve bol olacagini bildiriyordu. Hatta elektrik metreleri bile kullanilmayacakti. Iste bu noktada dananin kuyrugu koptu. Bugune kadar kamuoyuna aciklanmis on dort buyuk, yuzlerce de kucuk kaza olmustu. Ilk buyuk kaza 1957'de Ingiltere'de Windscale plutonyum ureten reaktorde cikmis, hukumet halki uyarmakta ve yonlerdirmede gecikmisti. Isin ciddiyeti ortaya cikinca cok buyuk zararlara sebep olmustu. Binlerce galon sut dokulmus, radyoaktif kirli otlari yiyen hayvanlarin etleri atilmis, Liverpool ve etrafi ablukaya alinmisti. Ingiliz hukumetinin arastirmalarina gore 39 kisi kanserden olmustu. Dunyanin en eski demokrasilerinden olan Ingiltere'de konunun halktan gizlenmek istenmesi ve antidemokratik tutumlar, gazeteciler tarafindan agir elestirilmisti. Hukumet ve nukleer silah iliskisi, reaktorlerin suni olarak, halk sagligina ragmen korunmak istendigini ortaya cikarmisti. Bundan sonra, Kasli Sovyetler (1957), Idaho Falls (1961), Detroit Michigan (1966), Lucens Isvicre (1969), Monticello-Minn (1971), Decatur Ala'da (1975) cesitli kazalar olmustu. Nukleer enerjiyi destekleyen uzmanlardan Richard Rhodes, ''Sanayi, dusmanlari degil, dostlari tarafindan vurulmustur'' demisti. Oregon'daki 1100 megavatlik Trojan, omrunun yarisinda kapatilarak dogalgaz santralina cevrilmisti. En iyi zamaninda yuzde 54 verimle calisan reaktor, isletme masraflarinin astronomik artmasi ve halkin karsi cikmasi ile elestiri kaynagi olmus, son olarak da buhar jeneratorunun paslanmaz celik tupleri catlayip radyoaktif su kacagi yapinca cok pahali tamir gerekmis, bu da omrunun sonu olmustu. Yerine dogal gazla calisan santral kurulmustur. Nukleer sanayiyi sarsan, 1979 Three Mile Island kazasidir. Ayrintilarina girmeye yerimiz olmadigi icin kisaca animsatalim. Alet ve insan hatasi yuzunden reaktor gobeginde yerel erime olmus ve cok pahali olan yedi reaktor derhal kapatilmistir. Wall Street ve reaktorler Uluslararasi Atom Enerji Ajansi IAEA ve ABD Nuclear Regulatory Commission, derhal cok koklu tedbirlerle tasarim ve isletme ilkelerini degistirmis ve bircok zorunluluk ilave etmistir. Amac nukleer sanayinin tamamen yok olmasini engellemektir. Bu kararlar sonucu, ornegin Shoreham reaktoru 1.5 milyar dolar yerine 5.3 milyar dolara ve on sene gec tamamlanmisti. Long Island Lighting Co.'yla bir anlasma yapan New York eyaleti anahtar acma safhasinda reaktoru kapatmisti. Wall Street krize girmis, nukleer santral hisseleri dusmus ve bir suru elektrik sirketi devlet subvansiyonu ile kurtarilmisti. Bugun bile nukleer santrallar Wall Street ve borsanin kabusudur. Buyuk sermaye sahiplerinin ve sanayicilerin dergisi olan Forbes, Amerikan nukleer planinin basarisizligini soyle ifade etmisti: ''Amerikan is idaresi tarihinin en buyuk felaketi.'' Sonuc: 100 milyar dolari askin heba edilmis yatirim, beklenmeyen yuksek maliyet artislari ve asiri pahali elektrik ve on seneden fazla devam eden zarar... 1979'dan beri Amerika'da reaktor yapilmamis, yapilmasi planlanan bir suru reaktor devre disi birakilmisti. Ayrica yillardan beri cevre etki incelemesi yapilan, atik depolama nihai yerlerinden biri olan Yuca Dag'i, arastirmada cikan hatalar yuzunden milyarlarca dolar sarf ettikten sonra hala kesinlesememistir. Atiklar etrafi once cama gomulecek, sonra cimento, daha sonra paslanmaz celikle kaplanip yerin bin metre altinda tuz madeninde depolanacakti. Ne tehlikesi olacak degil mi, asiri hassasiyet mi acaba? Kazin ayagi oyle degil iste. Sorun, nukleer atiklarin bazilarinin yari omru birkac saniye olmasina ragmen cogunlugu cok uzun seneler surmektedir. Birkac ornek vereyim. Radyum 226 bin alti yuz yirmi sene, uranyum 238 ise dort bucuk milyar sene sonra yarisi etkin radyoaktiviteye dusecektir. Yuca Dag'i, tuz madeninde jeolojik calismalar sonucu su tabaninin yukselmesiyle birlikte, diger sorunlar da bulununca askiya alindi. Atiklar da tehlikeli bir sekilde, gecici olarak santrallarin etrafinda depolaniyor. En kritik nokta, bu yari omrun bir nesli degil yuzlerce nesli etkileyecek olmasi. Avrupa 'hayir' diyor... Nukleer enerjide Avrupa'nin konumu nedir? Cernobil kazasindan birkac ay sonra, ayni Shoreham gibi Avusturya da ilk ve tek nukleer santrali Zwetendort'i tamamladi ve acilisa yakin reaktoru calistirmadan kapadi. Yunanistan ilk nukleer santral planlarini cope atti, Italya Montalto di Castro, Isvicre Kaiseraugst reaktorunun calismalarini durdurdu. Hollanda, o gune kadar yurutulen calismalara son verdi. Danimarka ve Norvec nukleer enerjiye yatirim yapmama kararini yinelediler. En bakimli, hic kaza yapmamis, iyi isletilen nukleer santrallara sahip olan Isvec, yuzde kirk nukleer enerjiye dayali olmasina ragmen 2010 senesinde nukleer santrallari kapama kararini bir morotoryumla Avrupa ve dunyaya bildirdi. Almanya da nukleer santrallarini 2020 yilinda kapatmayi planliyor. Avrupa'da bir tek Fransa, Ameri ka'nin karsisinda nukleer, askeri ve sivil bir guc olarak kalabilmek ugruna buyuk bir azimle programina devam ediyor. Devlet tarafindan subvanse edilen Electricite de France firmasi 37 milyon dolar borclandi.1988'de Flavanvill'deki reaktor sogutma kapasitesini iki defa kaybetti, Nogent-sur-Seine reaktorunde radyoaktif buhar kacagi bulundu. Bunlarin sonucunda Fransiz hukumeti bazi reaktorleri erken kapatma karari aldi, yeni yatirimlarda daha ucuz olan ve suratle insa edilen fosil yakiti santrallara oncelik taninacagini acikladi. Japonya'da, Tokai Mura kazasinin ustunden birkac ay gecmeden, Ingiltere'de ilk Windscale kazasina cok yakin, BNFL Sellafield'da, dunyanin ilk 'reprocessing', yani tekrar kazanim yapan reaktorunde onemli emniyet hatalari bulundu, raporlarda sahte belgeler ve rezalet bir isletme ortaya cikti. Okyanusa radyoaktif kacaklarin olmasi buyuk tartisma konusu oldu. BNFL'nin baskani istifa etti. ...Ve Cernobil Cernobil'de ise durum vahim. Kacagi bir hafta sonra halka bildiren Sovyetler, gelisme cagindaki cocuklarin hayatini kurtaracak, guatr kanserini onleyecek cok ucuz iyot haplarini bile halka dagitmadilar. Itfaiye iscilerinin ve teknisyenlerin kahramanca mucadelesi sonunda tehlikeli maddeler cimento bir mezarliga gomuldu. Antik mezarlarda kullanilan sarfogagus altinda aktivite devam ediyor. Dunya uzerinde sayisi bir iki olan, NASA tarafindan Mars icin hazirlanan cok dayanikli robotlar ozel elbiseli uzmanlarla 4 No'lu reaktorun icine birakiliyor. Ozel elbiseli uzmanlar bile birkac dakikayi asmadan disari cikiyor. Robotlarin video kameralari da acikca yeryuzunde Dante'nin tarif ettigi cehennem durumunu gosteriyor. Karanlik koridorlar icinde magmaya benzeyen pariltiyi en fazla sekiz dakika gosterdikten sonra parcalanip bozuluyor. Mars'a dayanikli titanyum robotlarin bu kadar cabuk bozulmasi dusundurucu. Cernobil olayinda ilk gunler ruzgar kuzeybatiya dogru esmis, hassas Isvec kontrol merkezleri durumun farkina varip dunyaya duyurmustu. Radyasyon Boston'dan bile olculmustu. Ruzgar guneydoguya dogru esince Turkiye'nin cesitli bolgelerini etkiledi, ozellikle yagmurla karisip sicak alanlar yaratti. Karadeniz'de ve daha asagida olan bu alanlari Scrips ve Woods Hole Osinografi Enstitusu ve diger uluslararasi kuruluslar bildirmelerine ragmen bizde halktan saklandi. Halki korumak, uyarmak ve yonlendirmek yerine bizim bakanlar findik, cay ve tutun ihrac sirketlerini korumak icin hem iceride, hem disarida insanlari kandirmaya yeltendiler. Sirk numaralarina benzeyen televizyon gosterileriyle sozde radyoaktif olmayan caylar icildi. Turkiye'nin kendisine ozel bir sismik yapisi var. Jeolojik olarak asagidan yukari ve sola dogru kita plakalari, sanki camurun uzerinde kayan parke taslari gibi. Afrika ve Arap tektonik plakasi yukaridaki Euro-Asya tektonik tabakasini devamli itekliyor. Cok kabaca uc buyuk aktif fay hatti ve yuzlerce kucuk kirik var. Bu durum, maliyeti ve kritik bolgede tehlikeyi cok arttiriyor. Bugune kadar yapilan sismik calismalarda cok onemli gelismeler oldu, kabul edilen degerler cok degisti. Japonya Kobe'de milyarlarca dolar zarar ve can kaybina sebep olan buyuk deprem en cok beklenilen bolgede degildi. Amerika'nin Illinois eyaleti en guvenilir deprem bolgesi kabul edilirken jeologlarin yaptiklari bir calismada bu eyaletin guneyinde dunyanin en buyuk depreminin cereyan ettigi ortaya cikti ve yapi analizleri bu bulguya gore yeniden degerlendirilmeye basladi. Sikago'da yarim kilometreyi gecen ve icinde bir kasaba kadar kisi barindiran Sears Tower, eski teorilere gore yapilmisti. Sirada Turkiye var Arkeologlarin yeni arastirmalarina gore Turkiye ve Kibris arasi cok buyuk depremler olmustu. Girit yakininda dunyanin en buyuk debremlerinden birsi yasanmisti Richter olcegi 11 oraninda sayinin logaritmik oldugunu bilerek kabaca hesaplarsak bizim Izmit debreminin on bin defa daha kuvvetlisi, ( Britanica Ansiklopedisi, 1999 Debremler. Bazi medeniyetlerde ani kesintiler goruluyordu, hatta Yunan adalarinin bazilari depremle tamamen yok olmustu. Turkiye ve adalar arasinda buyuk fay hatlari vardir. Bu biriken veriler risk faktorunu devamli arttiriyor. MTA, Deprem Arastirmalari Enstitusu, ODTU ve diger universite arastirmalarinda eksiklikler ve teknik yanlislar var, bunlar eski bilgilere gore soguk savas doneminde yapilmis calismalar. Konunun uzmanlari ile yaptigim tartismalardan anladigim suydu: Once yer secilmis, sonra arastirmasi yapilmisti. Gelismekte olan ulkelerde durum daha acikli. Dogu Avrupa ulkeleri Cernobil'le ayni yapida olmalarina ragmen fakirlikten, ekonomilerinin zayifligindan, alternatif yoklugundan bu reaktorleri kullanmaya devam ediyorlar Aslinda tam bir Rus ruleti oynaniyor. Filipinler'de reaktor on sekiz sene devam eden insaattan sonra Arabin cadirina giren deve gibi, butcenin aslan payini almaya baslayinca iptal edildi. Amerika'da cesitli gezilerimde bir suru nukleer muhendislik bolumunun kapatilmakta oldugunu gordum. Bazilarinda sadece lisansustu Pakistanli ve Hindistanli ogrenci kalmisti. Nukleer santrallari ve programlarini sordum. Bazi santrallarin cok kirli oldugunu, vidalari sikistirmak icin bile birkac dakika ara ile cesitli teknisyenlerin iceri girdigini ogrendim. Bu birkac dakikalik giriste yakalarindaki olcum aletleri; gunluk, hatta aylik kotalarini doldurdugunu gosteriyordu. Cevre kirliligi ile isci sagligina gelince, bircok olayin halktan saklandigini, santrallarin cevresinin cok kotu durumda oldugunu, iscilerin de iyi para aldiklari icin bile bile ses cikarmadiklarini, bir yerde vatan gorevi oldugunu dusunduklerini soylemislerdi. Sonra bazi yayinlar da bunlari dogruladi. Bunlar size bir seyler hatirlatiyor mu? Turkiye'de son zamanlarda yeni bir ozellik ortaya cikti. Politikacilarda gorulen durustluk, tutarlilik, bilgi ve ciddiyet zayifligi bilim adamlarina da sicradi. Ozellikle bazi nukleer fizikciler, santral yapmaya karsi cikilinca elinden Incil'i alinmis papaza donuyorlar. Daha ozeli, oyuncak bir reaktore benzeyen Kucukcekmece'de, bazi bilim adamlari ciddi bir kaza yapiyorlar. Kaza veya kazacik tartismalari ile halktan saklanan durum Amerika'da bir bildiri sunumunda ortaya cikiyor. Konu tekrar bastirilmaya calisiliyor, hatta 'Nukleer kacagi biz tasfiye ettik' deniliyor. Oysa boyle bir teknoloji yok. Gole ve cevreye yayilmis kacagi tasfiye etmek imkansiz ve astronomik derecede pahali. Acil planlar Nukleer enerjinin kendine has cok onemli bir ozelligi var. Radyoaktif kirlenme gozle gorulmez, duman gibi kokusu da yoktur. Hepsinin ayri ozelligi olan degisik isotoplara gore guclu ve farkli etkileri vardir. Onlem, ancak standartlar koyan, ciddi ve tarafsiz olcum yapan hukumet ve cevre organlariyla alinabilir. Tehlikenin durustce kamuoyu ve basina bildirilmesi, halkin egitilmesi ve gerektiginde milyonlarca kisiyi bir bolgeden digerine tasiyacak acil planlarin olmasi gerekir. Bugunku politikaci ve sozde uzmanlara bakarsaniz bunun mumkun olmadigi gorulur. Akkuyu, Turkiye'nin ilk balikcilik kooperatifinin kuruldugu Tasucu'na cok yakin. Nukleer santrallarin, hicbir kacak ve kaza olmadan calissalar bile cevreye ciddi zararlari var. Bu tesisler suratle denizden cok buyuk hacimde sogutma suyu ceker. Cekilen sular bircok canlinin yasamina son verdigi gibi, atik sicak su, koy ve denizi etkiler. Gerekli akinti yoksa, osinografik olcumler dogru degilse, ozel bir meteorolojik ve degisken akimlarin sonucu koy ve korfez olebilir. Koylar, acik deniz baliklarinin kaynak olarak kullandigi uretken yerlerdir. Balikcilar bunu iyi bilir, dalyanlar genellikle nehir agzina yakin koylara kurulur. Baliklar, dere ve nehirden gelen organik besinlerden yararlanmak ve yumurtlamak icin koylari secer, bir koyun olumu cevresinden cok daha genis alani etkiler. Bir paradoks gibi gozukse de termal kirlenme sicak denizlerde daha etkindir, bu denizlerde tur sayisi fazla, fakat hacim azdir. Kirlenmeden mikroskobik bitkiler ve hayvanlar da etkilenir. Kirlenme asiri ise, deniz hicbir canliyi barindiramaz. Akkuyu'dan sofralara Akkuyu'nun ardindaki tepelerde hic kullanilmamis bir potansiyel daha vardir. Cevredeki Yorukler tarimda pek fazla ilac kullanmazlar. Bugun Almanya'da tibbi bitkilerden elde edilen St. Johns Wort'un satisi, pahali ve yan etkileri cok olan Prozac'i gecmistir. Amerikada tibbi bitkiler senede ondort milyar dolarlik bir gelir getirmektedir. Ilaclarin zararli etkileri halk tarafindan ogrenildikce ilacsiz organik tarimin urunlerine artan ilgi cok fazladir. Unutmamali ki bolge, meshur Lokman Hekim'in ilac deposudur. Cevrede aricilik da cok gelismis, yurtdisina sebze ve meyve ihrac eden seralar kurulmustur. Bunlarin milli gelire katkilari buyuktur, ozellikle cilek nukleer kirlenmeye cok hassastir. Halikarnas Balikcisi'na gore bu uretken koylarda yumurtlayan ve gelisen baliklar cok lezzetlidir. Bir deniz ulkesi olmasina ragmen, Italya'dan gelen ortasi havuzlu gemiler kral sofralarina buradan balik gotururlermis. Bugun bile bu kooparativ Italyaya balik ihrac eder tarih icinde degisen bir sey yoktur. Tarihini, Iyi korunmus Selcuk Anamur Kalesi ve Kizkalesini, cennet ve cehennemini arkalardaki ilk takvimin ve saatin kullanildigi, tapinaklar ve olu sehirleri de hesaba katarsak, bu bolge, gelecegin turizm, meyve, cicek ve bitki uretim merkezleri, yani altin yumurtlayacak yerleridir. Bati'nin cope attigi teknolojiler ile kirletmeyelim. Su ana kadar tartistigimiz konularda cok onemli bir ortak ozellik var. Herhangi bir projede de olsa, her asamada, ciddi, sorumlu teknik eleman, tecrubeli bilim adami ve sirketler, bunlari denetleyecek kanunlar, mahkemeler ve en sonunda uyanik, demokratik dusunceli halk ile onlari ciddi temsil eden haysiyetli politikacilar, gazeteciler, sivil toplum orgutleri gerekir. Bu zincirlerden biri curuk oldugu zaman genellikle sistem coker veya calisiyor gibi olsa da sonuc cikmaz. * A. Kamil Pinarci Kisa Ozgecmisim: Su anda ICC International ?in ikinci muduruyum, Otuziki seneden beri, Enerji Santralleri, Nuklear Santraller, Cevre Saglilgi, Radyasyon uzerinde calismaktayim. Amerika da Dunyanin en buyuk nuklear arastirma merkezlerinden biri olan Argonne National Labarotory de calistim, Sikago TERRA Cevre Dernegi baskanligini yaptim, University of Chicago, Oklahoma University de proje arastirmacisi ve profesor olarak calistim, Ingilterede, BM, WHO ve British Council adina Universtiy of Newcastle upon Tyne de misafir ogretim uyesi olarak arastirma yaptim. American Academy of Sciences , Norweigan Royal Acedemy of Sciences, Thailand Royal Academy of Sciences dan davetli ogretim gorevlisi olarak burs kazandim. NATO Ileri Arastirmalar Enstitusunden sekiz sertifika aldim.ODTU Cevre Muhendisligi. HU Molekuler Biyoloji bolumlerinde asistan ve ogretim gorevlisi olarak Calistim cesitli labaruatuarlarin kurulmasinda ve projelerde BM, Uluslararasi Atom Enerji Ajansi,ve diger WHO, UNDP, UNEP gibi kuruluslari ile calistim. Mersin Dogu Akdeniz Cevre Platformu baskani olarak halkin cevre sorunlari uzerinde egitilmesi ve orgutlenmesi ve Mersin Universitesinin yurt disi projeler gelistirmesinde gonullu olarak calistim. Universitelerin daha demokratik oldugu zamanda HU ve ODTU universitelerinin akademik konseylerine secildim, cesitli bilimsel ve idari komisyonlarinda gorev alarak bilimin gelistirilmesi, daha demokratik ve halkin sorunlarina yonelik, universite egitimi icin mucadele verdim. TRT Radyosunda Denizler ve Deniz kirlenmesi, VOA da Dunyada Cevre Kirlenmesi ve Turkiye, TRT2 de Dunyada Nuklear Santraller ve Turkiye, Mersin Metropol Radyosunda, Kanal 33 TV sinde Enerji Sorunu ve Cozumler, Nuklear Santraller, Adana TV sinde Nuklear Enerji ve Turkiye uzerine egitim ve tartisma programlarinda gorev aldim, Cumhuriyet, Milliyet, ve yerel gazetelerde yazilarim cikti. Turkiyede ilk defa kurulan bilim adamlari sendikasi olan UNAS ta yonetim kurulu uyesi, cesitli komisyonlarin baskani olarak gorev aldim,1970 te Gene Sekreteri oldum bilim adamlarinin ozluk ve demokratik haklarinin genisletilmesi icin mucadele verdim. Internet Kaynaklari Nuklear Santraller, Nuklear Atiklar, Cevre Sorunlari, Kuruluslar. http://www.edf.org http://www.enn.com http://www.chernobyl.com http://www.bullatomsci.org http://www.nrc.gov http://www.iisd.ca http://www.fortunecity/victorian/goya/374/nuklearsantral.htm http://pinarcilk.tripod.com/nuklearsantraller.html http://www.nonukes.org http://www.greenpeace.org/cnuk.html http://www.envirocitizen.org http://www.eds.org.nz http://www.radwaste.org/ngo.htm Insan Haklari Kuruluslari http://www.amnesty.org http://www.hrw.org/reports/1999/turkey http://www.alphacdc.com/ien Fotoraf Sanati, Istanbul, Mevleviler Jazz, Blues? http://www.fortunecity.com/victorian/goya/374 http://www.fortunecity.com/meltingpot/alexandra/264 | ||||||||||||||||||||
|
This page has been visited times. |