Amatör Nedir?

AMATÖR; Latince, seven kimse kelimesinden türemiştir. Sözlük anlamı ise; bir şeye hevesi olan ve onu hararetle arayan kimsedir. Sade zevki için ve bilerek bir sanat veya bir ilim ile uğraşan kimse ...

Müzik

 FOTOĞRAFÇININ GÜNLÜĞÜ  

 

JIM MORRISON

HAYATI :

Jim Morrison'un gençliği ve grubun kuruluşu Jim Morrison 8 Aralık 1943’de Melbourne, Florida’da doğdu. Babası o doğduğu sırada donanmadaydı. Jim Morrison henüz 4 yaşındayken ilk defa korkuyu tattı. Belki de bildiğimiz Jim Morrison olmasına neden olan olay, çölde gerçekleşmişti. "Ben, annem, babam, büyükanne ve büyükbaba, şafakta çölün içinden geçiyorduk ve kızılderililerle dolu bir kamyona bir araba çarpmıştı. Neler olduğunu hatırlamıyorum ama kızılderililer yol boyunca yatıyorlardı, ölümüne kanıyorlardı. Sonra araba durdu. Bu korkuyu ilk tadışımdı. Dört yaşında falan olmalıydım. Şimdi düşündüm de, oradaki bir veya iki. kızılderilini hayaletinin ruhları benim ruhuma şıçradı, ve hâlâ ordalar." An American Prayer’da böyle anlatıyor Jim olayı ve ekliyor: "Kanayan kızılderililer saçılmış şafak vakti otoyola Hayaletler sarıyor küçük çocuğun nazik zihnini." Bu olay Jim için bir dönüm noktası niteliğindeydi. Hem ilk defa tattığı korku hem de kendi içine girdiğine inandığı kızılderililerin ruhları, hayatının geri kalanına bir bakıma yön vereceklerdi. Jim lise yıllarında çevresince bir dâhi olarak görüldü. Bunu IQ testi de kanıtlamıştı ve pek çok dâhi gibi biraz da garipti. Daha o yıllarda birşeyler yazıyordu Jim, hatta o meşhur not defteri de oluşmaya başlamıştı. Sıra üniversiteye geldiğinde önce Miami’de okudu. Daha sonra ise ebebeyninin isteklerine karşı gelip sinema alanında eğitim görmek için UCLA’ya transfer oldu. İşte burada birlikte çok şey yapacakları Ray Manzarek ile tanıştı. UCLA’ya bir ekonomi öğrencisi olarak gelen Ray de sinema bölümüne sonradan transfer olmuştu. Ray, o sıralar müzikle de uğraşıyordu. Kardeşleriyle birlikte Rick and the Ravens adlı bir grubu vardı ve gece klüplerinde çalıyorlardı. Jim okula devam ettiği sıralarda bu grupla beraber sahneye bile çıkmıştı. Ama gerçek müzik kariyerlerinin başlangıçı olan olay bir plajda gerçekleşti. Bu olayı Ray Manzarek şöyle anlatıyor: "1965 Ağustos’unun ortasıydı ve ben UCLA’dan bir iki ay önce mezun olmuştum. Los Angales’da kalmaya karar vermiştim ama ne yapacağımı bilmiyordum. Bir gün Venice’de bir plajda oturmuş ne yapacağımı düşünüyordum. Başımı kaldırıp güneşe baktım ve ne güzel bir gün dedim içimden. Gözlerimi açtığımda tanıdık birisini gördüm; bu Jim’di. O’na neler yaptığını sorduğumda, New York’a gitmekten vazgeçtiğini ve bir arkadaşının evinde kalıp, şarkı yazdığını söyledi. Bir tanesini söylemesi için ısrar ettim. Bana hemen orada Moonlight Drive’ ı (Ayışığı Gezintisi) söyledi. Şarkının sözlerine hayran kalmıştım. Başka şarkılarının olup olmadığını sorduğumda bir kaç tane daha var dedi. Bir rock’n roll grubu kurmalıyız dediğimde ise, "Bu tamamen benim yapmak istediğim şeydi." diye karşılık verdi. Hatta grubun adını bile düşünmüştü: The Doors" "Eğer algının kapıları temizlenirse herşey olduğu gibi görünür, uçsuz bucaksız." Jim, William Blake’in bu sözünden ve Aldous Huxley'nin Algının Kapıları (The Doors of Perception) isimli kitabından etkilenerek düşünmüştü bu ismi ve ekledi: "Bilinen ve bilinmeyen şeyler vardır ve aralarında da The Doors bulunur." Grubun ilk üyeleri Jim Morrison, Ray Manzarek ve Ray’in iki kardeşi Jim ve Rick idi. Daha sonra Ray bir meditasyon merkezinde tanıştığı davulcu John Densmore’u da gruba davet etti. Grup bu kadroyla birkaç demo kaydı yapmıştı hatta Columbia şirketiyle altı aylık bir anlaşma bile imzalamışlardı (ama bu anlaşma sadece iki ay sürdü.). Ama daha sonra Ray’in iki kardeşi yaptıkları işin bir zaman kaybı olduğu düşüncesiyle gruptan ayrıldılar. Grubun ihtiyacı olan gitarist, John’un yine aynı meditasyon merkezinden tanıdığı Robby Krieger idi. Robby’nin gitardan, bir şişeyle çıkardığı ses başta Jim olmak üzere bütün grubu etkilemişti. Moonlight Drive’ın girişi böylece oluştu, hatta Jim bu tekniği daha fazla kullanmasını istedi Robby’den. Böylece The Doors ideal kadrosunu oluşturmuş oldu. Klavyede Ray Manzarek, gitarda Robby Krieger, davulda John Densmore ve vokalde Jim Morrison. Grupta bir basçı yoktu. İlk önce bir basçı almayı denediler, hatta ilk çalışmalarında şimdi Ray’in adını hatırlamadığı bir basçıları vardı. Ama sonradan hem uygun birini bulamadıklarından hem de bir basçıyla Rolling Stones’a benzediklerini düşündüklerinden vazgeçtiler. Bunun üzerine Ray’in Vox Continenta orgunun üzerine bir Fender Rhodes Piano Bass eklemesiyle, Ray’in sol eli The Doors’un bası oldu. Grup bu haliyle çalışmalarına 1965 yazında başladı. İlk demo kayıtlarını Los Angeles’da World Pacific Stüdyoları’nda yaptılar Üzerinde çalıştıkları ilk şarkı, John Densmore’un "Saykıdelik bir aşk şarkısı." olarak nitelendirdiği Moonlight Drive’dı. Bundan sonra grup çeşitli barlarda çalmaya başladı. Bu dönem grubun gelişmesine çok yardımcı oldu. Her ne kadar seyircinin zorlamasıyla istemedikleri bazı şarkılar çalsalar da özellikle yaptıkları doğaçlamalarla The Doors müzüğini oturttular. Bir röportajında Jim, en ilginç şarkılarının doğaçlamayla oluştuğunu söylüyor. Doğaçlama hem müzikte hem de sözlerde oluyordu. Kuşkusuz bu dönemde yaptıkları en ilginç doğaçlama 1966’da Whisky & Go-Go adlı bir klüpte yaptıkları The End doğaçlamasıydı. Jim burada şarkıya oedipus komplesiyle alakalı kısmı eklediğinde klüpten kovulmuşlardı. Ama bu kovulma onların yolunu iyice açtı ve Elektra’dan Jac Holzman ile tanıştılar. Bu olay grup için gerçekten bir dönüm noktasıydı ve anlaşma imzalandıktan sonra albüm kayıtlarına başladılar.

New Haven Olayı;

Grubun tarihindeki en önemli konserlerden biri de 9 Aralık 1967’de New Haven’de gerçekleşti. Konserden bir gün gün önce Jim 24 yaşına basmıştı ama doğum günü hiç de beklediği gibi değildi. Bunun sebebi o gün Troy, New York’da verdikleri konserin hiç de iyi geçmemiş olmasıydı. Seyirci konsere ilgisiz kalmıştı ve grup az alkış almıştı. Jim, New Haven konserinden bu anlamda çok şey bekliyordu. New Haven’da gerçekten büyük bir kalabalık vardı ve heyecanla konserin başlamasını bekliyordu. Konser başlamadan önce Jim, sahne arkasında bir kızla tanıştı ve onunla özel olarak konuşmak için beraber soyunma odasının yanındaki boş bir duşa girdiler. O sırada bir polis memuru geldi, polis Jim’i tanımamıştı ve set bir dille oradan çıkmalarını söyledi. Polisle Jim tartıştılar ve sonunda polis cebinden gözyaşartıcı spreyini çıkartarak Jim’in gözüne sıktı. Jim acıyla bağırarak soyunma odasına koştu. Oradakiler araya girdiler ve Jim’le polis memuru birbirinden özür diledikten sonra grup sahneye çıktı. Seyirciler çok hevesliydi ve Jim’in sahnedeki her hareketini alkışladılar. Konserin son şarkısı Back Door Man (Arkakapı Adamı) idi. Şarkının enstrumental kısmında Jim birden seyirciye konuşmaya başladı: "Konserden önce bir kızla tanıştım ve onunla yalnız kalmak istedim. Birşey yapmıyorduk, sadece konuşuyorduk. Sonra birden şirin mavi elbiseli ve şirin mavi şapkalı bir adam geldi, bize "Ne yapıyorsunuz orada?" dedi. "Hiçbirşey" dedim. Ama o gitmedi ve cebinden traş köpüğü kutusuna benzer şeyi çıkarıp yüzüme sıktı. 30 dakika boyunca kör oldum." Konuşmadan sonra Jim şarkıyı söylemeye devam etti ama birden ışıklar yandı. Işıkların södürülmesini istediği sırada iki polis memuru sahneye geldi. Jim, mikrofonu derdini anlatması için polislerden birine uzattı ama polisler onu yaka paça götürdüler. Bir başka polisse seyircilere konserin bittiğini söyledi. Bir kaç tanık bu esnada polislerin Jim’e vurduğunu belirtti. Böylece, Jim Morrison sahnede tutuklanan ilk rock yıldızı oldu. Bu olay Jim Morrison’u çok etkiledi ve Peace Frog adlı şarkısında bu olaydan şöyle bahsetti:

"New Haven caddelerinde kan var"

 

 MÜZİK
 DENEME 
 FORUM 
 ZİYARETÇİNİN DEFTERİ